|
-
Safranbolu'lu olarak bizim gözümüzden Safranbolu da neler yapılır, nerelere gidilir, ne nerde yenir, neler görülmelidir, nesi meşhurdur derleyelim istedim. Turizm sitelerinin hepsinde bunlar bolca yazıyor aslında ama bizim burda yazacaklarımız sanırım daha ticari olacaktır. Çünkü hepimiz kuyu kebabının en lezzetlisini, lokumun en tatlısını, manzaranın en güzelini, çarşıdaki dükkanın en ucuzunu yaşayarak öğrenmişizdir. Siz yorumlar da mümkün olduğu kadar ayrıntılı olarak sizin için "en" leri yazarsanız bende becerebildiğim kadar burada derleyeceğim ve başlıklar altında listeleyeceğim.
|
-
Akören ismi bir çok ilçe ve köyde kullanılmaktadır. Bu kardeş bölgelerin bulabildiğimce listesini çıkarmaya çalıştım.
Bu bölgelerinde fotoğraflarını webmaster@akoren.com adresine gönderdiğiniz takdirde sitemizde karkeş bölgelerin fotoğraflarına da yer vereceğiz.
- Konya Akören İlçesi
- Adana Aladağ İlçesi Akören Beldesi
- Afyonkarahisar Sinanpaşa İlçesi Akören Beldesi
- Amasya Merzifon İlçesi Akören Köyü
- Amasya Suluova İlçesi Akören Köyü
- Bolu Mengen İlçesi Akören Köyü
- Burdur Kemer İlçesi Akören Köyü
- Çorum Alaca İlçesi Akören Köyü
- Çorum Osmancık İlçesi Akören Köyü
- Erzurun Hınız İlçesi Akören Köyü
- Erzurum Aşkale İlçesi Akören köyü
- Kayseri Pınarbaşı İlçesi Akören Köyü
- Konya Karapınar İlçesi Akören Köyü
- Kırklareli Pınarhisat İlçesi Akören Köyü
- Karabük Merkaz İlçesi Akören Köyü
- Karabük Eflani İlçesi Akören Köyü
- Malatya Arguvan İlçesi Akören Köyü
- Manisa Salihli İlçesi Akören Köyü
- İstanbul Silivri İlçesi Akören Köyü
- Samsun Vezirköprü İlçesi Akören Köyü
- Sinop Ayancık İlçesi Akören Köyü
- Sivas Merkez İlçesi Akören Köyü
- Sivas Suşehri İlçesi Aşağı / Yukarı Akören Köyü
- Sivas Yıldızeli İlçesi Akören Köyü
- Sivas Ulaş İlçesi Akören Köyü
- Sivas Zara İlçesi Akören Köyü
- Trabzon Akçaabat İlçesi Akören Köyü
|
-
İstatistikler siteye günde ortalama 40 kişinin girdiğini söylesede forum da veya yorumlarda bizlere fikirlerini paylaşan, aktif şekilde siteyi kullanan kişilerin kim olduklarına dair elimizde bir liste yoktu. Küçük bir araştırma yaparak aşağıda akören.com yoklaması sonucu "Burda" diyenleri listeledim. Bu listede gözümden kaçanlar veya username'inden ismini anlamadıklarım muhakkak vardır. Onlardan şimdiden özür diliyorum. yorumlar bölümünde uyarı yaparlarsa onları da en kısa zamanda ekleyeceğim. Akören.com Yoklaması - Asiyegilden Seyhan Topuz
- Asiyegilden Mine
- Börekgilden Selva Kiraz Budak
- Çakırgilden Çetin
- Çavuşgilden (Yukarı Halil) Merve Doğan
- Çimenezmezgilden Serpil Kurtuluş
- Ekmekçigilden Metin
- Ezzacıgilden Ayhan Memik
- Ezzacıgilden Faruk Memik
- Ezzacıgilden Gökhan Memik
- Ezzacıgilden Namık Memik
- Fındıkçıgilden Melike
- Gürizgilden Hüseyin Sarıkaya (Muhtarımız)
- Gürizgilden Elif Sarıkaya
- Gürizgilden Ercan Çelikkan
- Gürizgilden Güven Sarıkaya
- Gürizgilden Sinan
- Hasanefendigilden Halil Özküçük
- Hacemingilden Cihan Kara
- Hayamagilden Aysun Demirbaş
- Hayamagilden Sibel Demirbaş
- Hayamagilden Sinan Demirbaş
- Haytagilden T.Şakir Aydın
- Haytagilden (Karayastıkgil) Sibel Ayrancı Özdemir
- Hocagilden Ertuğ Akyol
- Hocagilden Mahmut Akyol
- Höpüşgilden Ali Erdoğan
- Höpüşgilden Ayhan Erdoğan
- Kalaycıgilden Ahmet Öztürk
- Kalaycıgilden Ali Arif Kiraz
- Karakagilden Abdullah Doğanlar
- Karakagilden Sare Doğanlar
- Karayastıkgilden Hasan Ayrancı
- Kölogilden Volkan
- Köşeligilden Ferhat Gökosmanoğlu
- Köşeligilden Funda Gökosmanoğlu
- Köşeligilden Tolga Gökosmanoğlu
- Mologilden Fatih Demirkaya
- Sırçalıgilden Mehmet
- Toruçgilden Kerem Şenol
- Toruçgilden Cengiz Şenol
- Toruçgilden Mustafa Tuğral
- Toruçgilden Yasemin
- Yukarı Zoroğgilden Gönül
- Yukarı Zoroğgilden Emine Şener Ünver
- Yukarı Zoroğgilden Mustafa Şener
- Yukarı Zoroğgilden Gökberk Şener
- Kadıbükünden Ali Osman Kaya (Toruçgilden)
|
-
Köyümüze özel kullandığımız kelimelerin bir listesini oluşturarak belki de köyümüzde bu çalışmayı ilk defa yapacağız. Siz de bu makaleye yorumlar ekleyerek aklınıza gelen kelimeleri, açıklamalarını ve kullanımını yazın.
Kelime |
Açıklaması |
Kullanımı |
Gönderen |
fışkın |
Bir bitkide yeni süren filiz. |
" fışkına dokunmadan topla "
|
gmemik |
gıranguyulası |
Soyu kuruması
|
" gıranguyulası yemiş hepsini "
|
gmemik
|
bıldır sene |
geçen sene |
|
Ayhan
|
nesbetsüz |
uygunsuz konuşan |
|
Ayhan
|
yaslağaç |
üzerinde yufka açılan tahta |
|
Ayhan
|
öte |
ileri |
|
Ayhan
|
apışak |
bacakların yayvan olması |
|
Ayhan
|
hora geçmek |
makbul olmak,iyi olmak |
|
Ayhan
|
tahra |
bir çeşit orak |
|
Ayhan
|
debetlemek |
karıştırmak,kurcalamak |
|
Ayhan
|
temek |
ahır penceresi |
|
Ayhan
|
kemre |
hayvan gübresi |
|
Ayhan
|
zencir |
zincir
|
|
Ayhan
|
dağnamak |
bahane vermek
|
|
Ayhan
|
yüze sırtarmak |
çemkirmek
|
|
Ayhan
|
ne filanla yiyon?
|
ne işler karıştırıyorsun
|
|
Ayhan
|
maniye
|
domates
|
|
Ayhan
|
harlamak
|
yakılan ateşi güçlendirmek
|
|
Ayhan
|
yence
|
hafif
|
|
Ayhan
|
cöpre
|
üzümün yendikten sonra kalanı
|
|
Ayhan
|
öcük
|
azıcık
|
|
Ayhan
|
cövüz
|
ceviz
|
|
Ayhan
|
çit
|
küfe
|
|
Ayhan
|
dibildemek
|
dkımıldamak, yerinden oynamak
|
|
Ayhan
|
dengilmek
|
devrilmek
|
|
Ayhan
|
gavurga
|
patlamış mısır
|
|
Ayhan
|
gade
|
hanım, kadın
|
|
Ayhan
|
gıcı
|
çam kozalağı
|
|
Ayhan
|
çatuk
|
üzüm asması, omca
|
|
Ayhan
|
şişgün
|
şımarık
|
|
Ayhan
|
aşlak
|
aşılı ağaç fidanı
|
|
Ayhan
|
dekmük
|
tekme
|
|
Ayhan
|
övez
|
bir cins sinek
|
|
Ayhan
|
peşgir
|
havlu
|
|
Ayhan
|
tırık
|
sincap
|
|
gmemik
|
diki
|
baklava, börek dilimi
|
|
Ayhan
|
yüklük
|
eski evlerdeki döşek dolabı aynı zamanda banyo
|
|
Ayhan
|
ağnanmak
|
yerde yuvarlanmak
|
|
Ayhan
|
gözer
|
bir cins elek
|
|
Ayhan
|
mahana
|
bahane
|
|
Ayhan
|
fışkı
|
at, eşşek gübresi
|
|
Ayhan
|
merkep
|
eşek
|
|
Ayhan
|
karabakal
|
karatavuk kuşu
|
|
Ayhan
|
nederüz
|
ne yaparız
|
|
Ayhan
|
çükündür
|
şeker pancarı
|
|
Ayhan
|
naşpa
|
maşrapa
|
|
Ayhan
|
gaşuk
|
kaşık
|
|
Ayhan
|
galan
|
artık
|
|
Ayhan
|
amadan
|
aniden
|
|
Ayhan
|
gıymuk
|
ağaç yongası, kıymık
|
|
Ayhan
|
yaygu
|
sofranın altına serilen bez
|
|
Ayhan
|
filke
|
küçük musluk
|
|
Ayhan
|
gıygaştu |
aralık bırakmak
|
" kapıyı gıygaştu " |
Yasemin
|
çitibakraçı |
küçük kova
|
|
Seyhan Topuz
|
düğürşu |
dünür
|
|
Gönül
|
ibi |
hindi
|
|
Gönül
|
ondan kelli |
onsan sonra
|
|
Gönül
|
çon |
kaba et (kalça)
|
|
Gönül
|
gade |
yenge
|
|
Gönül
|
upruk |
ibrik
|
|
Mahmut Akyol
|
güğüm |
su taşımaya yarayan bir çeşit kulplu madeni kap
|
|
Mahmut Akyol
|
arduç |
bodur iğne yapraklı ağaç
|
|
Mahmut Akyol
|
melhe |
çamur
|
|
Mahmut Akyol
|
ahlat |
armut
|
|
Mahmut Akyol
|
göksulu |
tatlı yumuşak sarımsı armut
|
|
Mahmut Akyol
|
beygir |
at
|
|
Mahmut Akyol
|
po |
beyaz uzun pamuklu başörtü
|
|
Mahmut Akyol
|
yazma |
beyaz uzun pamuklu başörtü
|
|
Mahmut Akyol
|
herek |
bahçelerde aşlakları bağlamaya yarayan sırık
|
|
Mahmut Akyol
|
anadut |
üçlü kollu ekini tutup atmaya yarayan alet
|
|
Mahmut Akyol
|
yaba |
düvende kesilen ekini havaya fırlatmaya yarar
|
|
Mahmut Akyol
|
düven |
ya kömüşe ya da katıra çekilir
|
|
Mahmut Akyol
|
karaçalı |
dikenli telin orjinali, bağ duvarlarına insan veya hayvan girmesin diye konulur
|
|
Mahmut Akyol
|
düve |
yetişkin ve bakire inek yavrusu
|
|
Mahmut Akyol
|
kömüş |
manda
|
|
Mahmut Akyol
|
götürge |
adından anlaşıldığı gibi diktörtgen şeklinde küçük bir oturak
|
|
Mahmut Akyol
|
çötüre |
sanırım çam aşacından yapılan ve suyu soğuk tutan ağaç kap
|
|
Mahmut Akyol
|
çetlemük |
çitlenbik ağacı
|
|
Mahmut Akyol
|
aşlak |
fide
|
|
Mahmut Akyol
|
akçaaba |
her Averenli çocuğun içtiği çalıdan sigara
|
|
Mahmut Akyol
|
eooovv |
hwwey.. gibi bir çağrı nidası ...sadece erkekler kullanır
|
|
Mahmut Akyol
|
eyvo |
evin önü
|
|
Mahmut Akyol
|
bunar başı |
çeşme önü
|
|
Ali Osman Kaya
|
çekürge |
çekirge
|
|
Ali Osman Kaya
|
oyma |
raf
|
|
Ali Osman Kaya
|
şaşumuş |
şaşırmış
|
|
Ali Osman Kaya
|
abucası |
amcası
|
|
Ali Osman Kaya
|
çevürgeç |
yufka ekmeği yaparken ekmeği çevirmeye yarayan yassı tahta
|
çevürgeci getürüve ekmekle yandı |
Ali Osman Kaya
|
gıddadacuk |
bir çimdiklik ölçü birimi
|
giddadacuk tuz katıve |
Ali Osman Kaya
|
avlu |
evin giriş kısmı
|
getüdüysen evluya bırakıve |
Ali Osman Kaya
|
çardak |
evin odalara açılan hol (geniş) kısmı
|
yemeyi çardakta yiyiverelim |
Ali Osman Kaya
|
anih nediyin |
eyvah napıyım
|
anih nediyin uşaak |
Ali Osman Kaya
|
saçayak |
üç demirden, ateş üzerinde üstüne kap kacak koyulur
|
|
Metin Korkmaz
|
bişleheç |
yufkayı ekmeğini saç üzerinde çevirmeye yarayan tahta
|
|
Metin Korkmaz
|
çevürgeç |
diyer ismi yada asıl ismi olarak BİŞLEHEÇ
|
|
Metin Korkmaz
|
kara habarı gelesi |
kötü haberin gelsin
|
|
Metin Korkmaz
|
işlik |
pamuklu yelek
|
|
Metin Korkmaz
|
ark |
su yolu
|
|
Metin Korkmaz
|
çatma |
tahtadan yapılan su kanalı
|
|
Metin Korkmaz
|
badılcan |
patlıcan
|
|
Metin Korkmaz
|
alma |
elma
|
|
Metin Korkmaz
|
örük |
erik
|
|
Metin Korkmaz
|
pakla |
fasulye
|
|
Metin Korkmaz
|
çokma |
havlama
|
Köpek çokuyo |
Metin Korkmaz
|
|
-
-
Köyümüzün her mahallesinin bir çeşmesi mevcuttur. Bunların hepsinin tarihi değeri yüksektir, yani çok uzun zaman önce, harika taş ve el işçiliği ile yapılmışlar. Her çeşmenin ön yüzlerinde kabartma taş oymalı Kitabeleri vardır. Bu kitabelerin yapılışlarına veya tadilatlarına vesile olan kişiler için yazıldığını düşünülüyor. Çeşmelerin Kitabelerinde yazılanlar... KASIMLAR MAHALLE ÇEŞMESİ: Sahib-ül-hayrat ve-l-hasenat Abd-ül-Gaffar Sahib-ül-ayar Ebubekir Efendi Bin Ali İnallahe Bikeramet-il-hafi vel-celi Sene ehad-i ma'tiye ve elif İndallah (1221) (1806) CAMİÖNÜ ÇEŞMESİ: Yek nazar kılıdı gönülden şu cihanın halkına Hep gelenler gitmişler cihandan Ruh-i asl-ın mülküne Bir zaman istedik bu çeşmenin inşasına Hak nasip eyledi ergürdü hamdolsun muradımıza Nuş edenler yadeylesün abad ecdadlarımıza Hak nasibeyledi hitamına bu edna kullarına (1288) (1872) YUKARIKÖY ÇEŞMESİ BİRİNCİ TADİLATI: Ebubekir Efendi Sahib-ül ayar Talepkar-ı eltaf-ı biruzdagar Fena bulmuş iken bu çeşme temam Yeniden bina kılındı etdi imar Sene fi (1205) (1790) YUKARIKÖY ÇEŞMESİ İKİNCİ TADİLATI: Pek hoş oldu bu çeşme Mevlanın İhsanı Sebebolan canların konula seyranına Şad olsun dünyada bekleş olanlar Eyleye ahir inayet server-i Enbiya şefaatina (1282) (1866) ORTAPINAR ÇEŞMESİ: Maşa'ALLAH (1321) (1905)
|
-
Safranbolu, Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Konumu yaklaşık olarak Ankara'nın iki yüz kilometre kuzeyinde ve Karadeniz'in yüz kilometre güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 9 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır. Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihî evleri ile ünlü olan şehir bu özelliği sayesinde 17 Aralık 1994 tarihinden beri Türkiye'de Dünya Miras Listesi'nde yer alan 9 kültürel varlıkdan biridir ve turistik ilgi çekmektedir.[3] Safranbolu ismini, bölgede yetişen ve nadir bir bitki olan safrandan alır. Safranbolu coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. 2000 nüfus sayımına göre nüfusu 47.257'dir. Tarihte Paflagonya olarak adlandırılan bölgede bulunur ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Türkler tarafından kesin olarak alınışı 1196 yılındadır. Osmanlı zamanında 17. yüzyılda İstanbul-Sinop yolu üzerinde olması nedeniyle tarihteki en önemli dönemini yaşamıştır.
Şehir eski çağlarda Homeros'un İlyada destanında geçen Paflagonya (Paphlagonia) bölgesinde yer almaktadır ve bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar gider. M.Ö. 3000 ve 4000 tarihli tümülüsler, Safranbolu'nun insan yerleşimi açısından uzun bir tarihî olduğunu göstermektedir. Şehir Flaviopolis, Theodoropolis, Hadrianopolis, Germia ve Dadibra (Dadybra) gibi antik kasabalarla yorumlanmıştır. Bölgedeki bilinen ilk medeniyetler Hititlerin komşuları olan Gaspalar ve Zalpalardır. Bölgede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar (Bizans), Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
Şehir Selçuklular tarafından geçici olarak fethedildiğinde adı Dadibra idi. Safranbolu, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah tarafından 1196 tarihinde Türklerin eline geçmiştir. Muhiddin Mesut Şah Yunanlı-Bizanslı nüfusa savaşmadan teslim olmaları durumunda hayatlarını koruyacağına söz vermiştir fakat kayıtlara göre şehir savaşla ele geçirilmiştir ancak Hristiyanlara ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur. 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğulları, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlulları ve 1423 yılından sonra Osmanlı Devleti'nin elinde bulunmuştur. Şu anki Kıranköy bölgesinde yaşayan Yunanlı topluluk bulunmaktaydı, burası daha sonra merkez Yunan mahallesi olmuştur ve 1923'deki nüfus değişimi bu bölgede gerçekleşmiştir.
Selçukluların idaresinde şehrin adı Zalifre olmuştur ve Sinop - Kastamonu - Safranbolu - Gerede - Söğüt uç bölgesi durumuna gelmiştir. Sonraki yıllarda şehi Türkmenler ve Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştirmiştir. 1213 ile 1280 yılları arasında kasabayı, Anadolu Selçuklu Devleti'nin uç beyliği durumundaki Kastamonu ve Sinop bölgesine yerleşmiş olan Çobanoğulları Beyliği yönetmiştir. Daha sonra Çabanoğuları Moğol İlhanlılar'a vergi vermeye başlamıştır.
1326'da Candaroğulu Süleyman Paşa şehri ele geçirmiştir. 1332'de Kastamonu'ya gitmekte olan İbn Battuta ve Kastamonu paşasının oğlu vali Ali Bey ile görüşmüştür. İbn Battuta'ya göre geldiğinde, Hanafi ögretisini öğretmekte olan bir medrese bulunmaktaydı. Candaroğulları dönemiyle bölgede İslami mimari hareketlenmiştir, bu dönemde Gazi Süleyman Paşa Camii kullanılmaktaydı. Ayrıca eski bir Bizans kilisesi, iki hamam ve çeşitli çeşmeler bulunmaktaydı. Diğer benzer bir islami yapılanma ancak 17. yüzyılda olacaktır.
Safranbolu 14. yüzyılın ortalarında ilk defa Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416'da tamamen fethedilene kadar Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasında bir sınır bölgesi olmuştur. Bölgeye Osmanlılar Yörükan-i Taraklı olarak bilinen çok sayıda Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin ismi bu dönemden sonra Taraklı Borglu veya kısaca Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. yüzyılın ortalarında Zağfiran Borlu kullanılmaya başlanmıştır ve daha sonra 19. yüzyılın ortasında kısa bir süre için Zağfiran Benderli kullanılmıştır fakat 19. yüzyılın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir.[5][6] En son olarak ise Zafranbolu ve daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür.
Osmanlı Devleti zamanında özellikle 17. yüzyılda İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde konaklama merkezi olmasıyla kültürel ve ekonomik olarak en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Aynı devirde Osmanlı sarayı ve devlet adamları şehre önemli eserler katmıştır.
18. yüzyıldan başlayarak, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde de devam eden ve 1850'den sonra artan İstanbul'a olan belgelenmiş göç ile Safranbolulular sarayda etkili olmaya başlamışlardır. Göçmenlerin çoğunluğu fırıncılık veya denizcilik yapmaktaydılar. Xavier de Planhol'a göre 1860'dan başlayarak Safranbolulular İstanbul'da fırıncılık konusunda tekel kurmuşlardı ve fırınlarda çalışan yaklaşık her beş kişiden üçü Safranbolu bölgesinden gelmekteydi. Büyük ihtimalle mevki sahibi ve tanınmış kişiler Safranbolu'dan akrabalarını, arkadaşlarını veya müşterilerini İstanbul'a getirmekteydiler. Planhol'a göre Safranbolu'dan İstanbul'a gelen Yunanlıların büyük çoğunluğu denizcilik yapmaktaydılar.
1939'da çalışmaya başlayan Karabük Demir Çelik Fabrikası ile Karabük ilgi merkezi durumuna gelmiştir ve Safranbolu 1950'lerde Anadolu'da gerçekleşen modern şehirleşmeden fazla etkilenmemiştir. Bu nedenle mimari gelenekleri, özellikle yarı ahşap, üç odalı Pontian Yunan stilinde depreme dayanıklı evleri korunmuştur.[4] UNESCO tarafından 17 Aralık 1994 tarihinde Dünya Miras Listesi'ne alınarak "Dünya Kenti" unvanını almıştır. Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu'nun (OWHC) aktif üyesi olan Safranbolu'da 2000 yılında OWHC yönetim kurulu toplantısı düzenlenmiştir.
Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Safranbolu, il merkezinden 8 km ve denizden 65 km içerdedir. İlçe, Karabük (merkez, Ovacık ve Eflani), Bartın (Ulus) ve Kastamonu (Araç) illeri ile çevrilidir.
Büyük bölümü ormanlık olan ve yüzölçümü 1.013 km2 olan şehir coğrafi açıdan engebeli bir bölgededir. Şehrin en alçak noktasının rakımı 300 metre iken en yüksek noktası 1.750 metredir, şehir merkezinde ise en alçak nokta 400 metre ve en yüksek nokta 600 metre civarındadır.
İlçeden geçen önemli akarsulardan Araç Çayı, Soğanlı Çayı ve Ovacuma Deresi'nin yanında su miktarı az olan ve büyük kanyonlar oluşturan çok sayıda küçük derecik bulunmaktadır. Derin ve uzun kanyonların yanında, büyük mağaralar ve dağ yamaçlarında bulunan mağara ağızlarından çıkan büyük çaplı sular bulunmaktadır. Tokatlı (Gümüş), Akçasu ve Bulak dereleri üç ayrı kanyon oluşturarak şehirden geçip Araç Çayı'na karışırlar. Araç Çayı ise Soğanlı Çayı ile birleşir ve Filyos Çayı'ndan Karadeniz'e ulaşır.
Safranbolu'da Uluyayla ve Sarıçiçek olmak üzere iki yayla bulunmaktadır. Şehre 50 kilometre uzaklıkta bulunan, 280 hektar ve 7 kilometre uzunluktaki Uluyayla'nın ortasında bir gölet ve içinde yer altı nehri olan bir mağara vardır.Safranbolu'ya 8 kilometre uzaklıkta olan Sarıçiçek yaylasında ise kamp ve dağcılık yapılmaktadır.[8] Ayrıca şehirde kanyonlar ve mağaralar bulunmaktadır. Uzunluğu 2,725 metre olan Bulak (Mencilis) Mağarası'nın iki girişi bulunmaktadır ve 350 metrelik kısmı ışıklandırılmıştır. Yatay gelişmiş ve fosil Hızar Mağarası'nın büyük bir girişi vardır. Ağzıkara Mağarası ise sarkıt ve dikitleri ile dikkat çekmektedir.[9]
Karadeniz ve İç Anadolu iklimleri arasında bulunan Safranbolu'da yazlar sıcak, kışlar soğuk, baharlar ılık ve serin geçer. İlkbahar ve sonbahar oldukça uzundur. Özellikle son yıllarda yaz ayları kurak geçmeye başlamıştır, yağışlar ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında olur. Yıllık yağış miktarı ortalama 500 mm., nem oranı ise % 60 civarındadır. Yılda ortalama 35 gün kar yağışı olur.
Şehrin Çarşı ve Bağlar kısımları farklı yüksekliklerdedir ve çevrelerinde ormanlar bulunur, bu nedenle bölgeler arası ısı farklılıkları vardır. Çarşı kısmı vadilerin yan yamaçlarında bulunur, daha ılık ve rüzgârsız olan bölge kışlık olarak kullanılır ve daha az kar yağışı olur. Yüksek kesimlerde bulunan Bağlar kısmı ise, rüzgârlara açık, yaz aylarında serin, kış aylarında karlıdır, bu nedenle yazlık olarak kullanılır.
19. yüzyılın sonlarına doğru şehrin nüfusu yaklaşık 7.500'dü. 1923'de Yunan Ortodoks nüfusun 1923 mübadelesi ile Yunanistan'a göç ettirilmesi ile nüfus 5.000'e düşmüştür ve 1940'lara kadar bu şekilde kalmıştır. 1937'de Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın açılması ile birçok zanaatkâr ve çiftçi fabrikada çalışmak için Safranbolu'yu terketmiştir, Karabük'ün nüfusu 100.000'e çıkmıştır ve bununla birlikte dış göçe rağmen Safranbolu'nun nüfusu 1940'lardan sonra yaklaşık 20.000'e çıkmıştır.
1997 sayımında 44.788 olan nüfus, 2000 sayımına göre 31.697'si merkezde, 15.560'ı ise köylerde olmak üzere 47.257'dir. 1997 yılı Safranbolu Belediyesi nüfusu 32.150'dir ve Ovacuma Belediyesi nüfusu 1879'dur.
19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin idari yapılanmasındaki reformlar sonucunda Safranbolu, Safranbolu kazasının merkezi olmuştur ve Kastamonu iline bağlanmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru eski zamanlarda kale olan tepeye modern bir hükümet binası yapılmıştır.
Osmanlı zamanında önemli bir kısmı idari olarak Kastamonu'ya bağlı olan Safranbolu Cumhuriyet döneminde Zonguldak'a bağlanmıştır. Daha sonra 1937 yılına kadar Safranbolu'ya bağlı Öğbeli Köyü'nün bir mahallesi olan, Karabük'ün 6 Haziran 1995'de il olması ile Karabük'ün bir ilçesi durumuna gelmiştir.
Safranbolu kaymakamı İzzettin Küçüktür. İlçenin Safranbolu ve Ovacuma olmak üzere iki belediyesi bulunur. 2004 yılı seçimlerinde Safranbolu belediye başkanlığını AKP'den Nihat Cebeci %46.27, ve Ovacuma belediye başkanlığını DSP'den Abdullah Deniz %42.70 oyla almıştır.
İlçe yerleşim açısından üç önemli bölüme ayrılmıştır. Eski şehir olarak adlandırılan kısım, birçoğu koruma altında olan ve bazıları müze olarak kullanılan yarı ahşap üç katlı evlerin olduğu kısımdır. Resmi adı Misakı Milli olan ve halk tarafından Granköy olarak adlandırılan Kıranköy ise, 1923 mübadelesinden önce Yunan Ortodoks halkın yaşadığı bölgedir. Bağlar bölgesi ise varlıklı ailelerin yaz aylarını üzüm bağlarında ve meyve bahçelerinde geçirdiği bölgedir.1923'e kadar bağlarda Türk ve Yunan aileler yakın olarak yaşamaktaydılar, 1923'den sonra eski Safranbolu'da yaşayanlar nüfus devamlı olarak bağlarda yaşamaya başlamıştır.
Kaynak : Wikipedia
|
-
-A- Akmele,Akyol,Anbarkaya,Aşâçay,Aşâkara-câlı,Aşâköy,Aşâköyortası,Aşâmezarlık
-B- Bakacak,Balcınınbağı,Bekirinbağyeri,Bı-dıkceviz
-C- Câmiönü,Cehennemderesi
-Ç- Çatalkaya,Çatalsakızlaa, Çullukavak
-D- Değmentaşı,Deymenönü,Demircikayası,Dere (Kasımlarda),Deremahalle,Doruk
-E- Eseçukuru, Eşekcideresi, Eğlek, Eymür
-G- Gavurharman, Germederesi, Germedüzü, Göçük
-H- Hacıseyin Pınarı, Harap, Hatıboonun Aralı-ğı, Haytanın Kavağı, Haytanın Samanlığı, Horozini
-İ- İçmezaltı, İçmezbaşı, İneceklik
-K- Kadıpınarı, Karaağaçdibi, Karacaalı, Kara-kavak, Karaosmanın Yeri, Kasımlar, Kayaltı, Kayadibi, Kepez, Kızılcabayır, Kızılgedik, Kirenlik, Köprüyanı, Körâ'nın Samanlığı, Köyiçi (Yukarı köyde)
-M- Melemçam, Musluk, Muslukaltı (Eski Mus-luk) , Muslukardı (Yörük Yolu)
-O- Ortapınar
-R- Samanlıkarası, Sarıkaya, Sarımeşelik, Si-racevizler, Sıraraeşelik,Sineklikaya
-T- Tâbirdin Çamlığı, Tatsız, Topkırz, Türbe, Teke Kurumu, Tütünlük
-U- Uludere, Uzungelik
-Y- Yalnızceviz, Yaruneşe, Yenimusluk, Yeniyer, Yıvılgılık, Yörükmüslüğü, Yukarıköy, Yukarıharman, Yukarımezarlık
Kaynak : Gemişten Bugüne "AKVEREN" Köyü Nail MEMİK
|
-
-
Çay'dan Köy'e dönerken, yokusun ilk durağı. Ardında, Deloğlan'ın, Ömer Çavuş'un bağı, Cindoruğuna yakın birkaç örümcek ağı.... Sana kişilik verdi bir çatal dal,Sakızlaa; O yıllardan bu yana, adın:(Çatalsakızlaa)
Karşı dağlarda Çerçen, ötede Kadıbükü, Özgür özgür seyrettin üstünde mâvi gökü.. Genellikle bu yolda merkepler çekti yükü; Ayaklarında, şık şık ederdi nal, Sakızlaa... Artık,hatıraların kaldı Çatalsakızlaa.
Kadınlar, dönerlerdi Köye akşam yelinde. Üstte uzun bir entari ve de Belbağ belinde. Omuzda, kazma, kürek, bel vardı (Bağbelinde)... Geçerlerse bir daha,gölgeler sal,Sakızlaa; Yalnızlığına üzülme, küsme Çatalsakızlaa. Başta,Üskülük,yazma,ya da devrin Ak Poğ'u; Konuşulan şeylerin dedi-koduydu çoğu.. Böylece çıkılırdı dik (Abdulla Doruğu), Dâmâd ve Gelinler de,örterdi (Şal) Sakızlaa.. Hâtıralarda kaldı her şey Çatalsakızlaa.
Erkeklerin başında,Kalpak,Fes,Şapka,Külah, Belde Tosya Kuşağı,Kama,Bıçak ve Silâh.... Çedik,Tahta Yemeni,Mes-Kundura...Fakat âh... Kimi yoksuldu,kimi yığardı Hal, Sakızlaa: Sen hepsini saygıyla yâdet Çatalsakızlaa...
Atla geçen olurdu,merkeple,ya da yaya, Kağnılar,tırmanırken seslenirdi doğaya. Kaç yıl baktın, (Yayla) nın üstünden doğan Aya. Bıkma bu güzellikten, ilhamlar al, Sakızlaa: Bulunur konuşturan seni, Çatalsakızlaa.
Pek çoğunun çok dardı evinin idaresi. Bir kısmının harplerde kayboldu Ciğer-Pâresi. Güneşte parladıkça (Davdoba) minaresi Sen,düşünür kurardın nice hayâl,Sakızlaa... O zamanlar yeşildin,gürdün Çatalsakızlaa... "Deh-dediler dürttüler koza yüklü eşeğe, Sığırların peşinde, çıkarlardı "Keşiğe".. Selâm yolladın eski dostun (Yarımeşe) ye. Bu yokuşta kalmazken dizde mecal,Sakızlaa, Gölgende dinlendirdin halkı Çatalsakızlaa...
Gördün, Araç Çayında oğultulu taşkınlar, (Koççavuş) un bağında patlak veren baskınlar, Önünden geçti nice akıllılar, şaşkınlar... Kimi acı söylerdi,kimi de bal,Sakızlaa, Sen hiç ayrım yapmadın, sevdin Çatalsakızlaa.
Yağmur yağmaz aylarca,toprak çatlak ve katı. Bakarsın,bulutlanır,sonra açardı batı... Toprağı oynattıkça (Garbâ) nın (Koca At) ı: Saygı olsun diyerek eğdin bir dal, Sakızlaa, Kurtla kuşla selâmlaş şimdi,Çatalsakızlaa... Aşağlarda bir taşta,vardı sanki nal izi, (Düldül) ündür diyerek kandırırlardı bizi. Görmek için,bu yoldan sapardık dizi dizi.. Unutulsa da o taş,hâlâ kudsal,Sakızlaa: Her akşam,bizden selâm söyle Çatalsakızlaa..
Bağlar yok, bülbül ötmez, kırda yok ibib-Guguk, Gümbürdemez davullar, geçmez artık "Okunuk".. Bir Kış günü rüzgârlar eserken boğuk boğuk: Yapraksız dallarınla ıslıklar çal,Sakızlaa, Hep eski hâlinle kal,n'olur Çatalsakızlaa...
Geçitresmi yaptılar nice eski kuşaklar. Büyüdü çocuklar ve başta çoğaldı aklar.. Senin gür dalların da bir gün kuruyacaklar: Buna yürek burkulur,fakat doğal, Sakızlaa; Yeniden sök o zaman,fışkır çatalsakızlaa...
Kaynak : Gemişten Bugüne "AKVEREN" Köyü Nail Memik İhsaniye - Üsküdar Aralık / 1977
|
-
(Mehmet Behçet Bey'in 'Kastamonu Asarı Kadimesi' adlı eserinden)
AKVEREN HARABESİ : Zağfıranbolu'nun Şark-ı Şimalisinde ve takbiren yirmi kilometre bu'dünde bulunan Akviran köyü, kadim bir kasaba harabisini havidir. köyün civarında bir tümsek vardır ki, orada Romalılara ait, üzeri tuğla ile örtülü bir mezar açılmıştır. Bu mezarın civarında -bu havaliyi teftiş ettiğim sırada- sondaj yaptırdım. Yontulmuş büyücek taşlara tesadüf ettim. Hafriyatı temdit suretiyle bu tümsekte bir çok şeyler bulunacağı muhakaktır. Hususiyle bu köyün civarındaki dağda, Anbar Kayası namıyla ma'ruf ve dağda oyulmuş bir tasassud mahalli vardır ki kapısında kabartma olarak bir heykel başı vardır. Fakat, gözleri ve ağzı müruri zamanla silinmiştir. Yazı vesaire yoktur. Bu itibarla, burası herhalde kadim bir yerdir.
Kaynak : Geçmişten Bugüne "Akveren" Köyü (Nail MEMİK)
|
|
|
|