M E M İ K S Ö Z C Ü Ğ Ü
İncelediğimiz pek çok eski ve yeni lügat ve sözlüklerde, Memik kelimesine rastlıyamadık. Ancak Türk Dil Kurumu'nun yayınladığı 11 ciltlik 'Derleme
Sözlük' adlı eserin 9. cildinin 3159. sayfa-sında bu sözcüğe raslıyoruz. Buna göre, Memik deyi-mi,çeşitli yörelerde, şu farklı anlamlarda kulla-nılmaktadır.
1-Din kelimesi ve anlamı karşılığında.
2-Memik deyiminin benzerleri olan Memük,Mencik kelimeleriyle birlikte,Meme başı ve Namazda,Baş-lama Tekbirinde ellerimizin baş parmaklarını değ-dirdiğimiz kulaklarımızın arkasındaki yumuşak yer-ler. Meme sözcüğü yerine.
3-Bahar mevsimi,sürekli yağmurlardan sonra or-taya çıkan,Ur'a,ya da Erik'e benziyen,bizim köyü-müzde 'inek memesi' dediğimiz çiçek mânâsında.
SAFRANBOLU İLÇESİNİN (AKÖREN) KÖYÜNDEKİ 'MEMİKOĞULLARI' AİLESİNDEN.SECERE TABLOSUNDAKİ
SİMALAR
HACI ALİ BEY/EFENDİ; Tahminen 1720-1780 EBÛBEKİR EFENDİ: Hacı Ali Efendinin oğlu. Tahminen 1740 larda doğmuş, 29-Mayıs-1807 de, Kabakçı Mustafa İsyanında, âsîlerin baskısı sonucu, Pâdişâh III, Se-lim tarafından idam ettirilmiştir.Karacaahmet'de gömülüdür.
MEHMED/MEMİK EFENDİ/EMİR MEHMED/1.MEMİK/KOCA MEMİK; Tahminen 1760-1817.Üç aile koluna soyadını bırakan, bu zâttır. Hacı Ali Efendi'nin küçük oğludur. HACCE HADİCE KADIN: Hacı Ali Efendi'nin kızı,Ebûbe-kir Efendi ile Mehmed/Memik Efendinin kızkardaşi-dir. Tahminen 1745 lerde doğmuştur. İstanbul,Üsküdar, Karacaahmet Mezarlığında bulduğum mezarı taşında, vefatı târihi:1819 (1234) olarak yazılmıştır. SANDALCI/MEHMED EFENDİ; Tahminen 1800-1870 Ebubekir Efendinin torunudur. Ebûbekir Efendinin adını ve var-lığını bilemediğimiz oğlunun oğludur. EBÛBEKİR EFENDİ'NİN ADINI BİLEMEDİĞİMİZ KIZI: Baba-sı, Darbhâne-i Amirede (Sâhib-i Ayar) rütbesinde ve makamında bulunduğu sırada, o zamanki Darbhâne E-mîni/Nâzırı Şâkir Ahmed Bey/Paşa ile evlenmiştir.
Nerede doğduğu, köyde mi? yoksa İstanbul'da mı? hak-kında kesin bir bilgi yoktur. Bizim tahminimize gö-re (Akörende) doğup sonradan İstanbul'a getirilmiş-tir.Kendi adını bilemiyoruz ama, annesinin, yâni, E-bûbekir Efendi'nin hanımının ismi, İstanbul, Eyübsul-tanda, Mihrişâh Saltan türbesi bahçesinde bulduğum kabrinde 'Esma Hanım' diye yazılıdır. Bahse konu yaptığımız Ebûbekir Efendi'nin kızının da kabrinin aynı yerde olması gerekir.
OSMAN BEY: Mehmed/Memik/Emir Mehmed'in biricik oğ-ludur. Tahmînen 1815-1850.Kastamonu Valisi Dede Pasa nın yaverliğini yapmıştır. İsmail Efendi, Mehmet Me-mik, Salih Efendi kardeşlerin babasıdır. Genç yaşta, bu çocukları yetim bırakarak vefat etmiştir. İstan-bul'da, Şişhane Yokuşu sol tarafındaki Meyyit Mezar-lığında gömülü idi. 1926 da,burasını park yaptılar. Kabir taşı kayboldu gitti.
MEHMED/MEMİK EFENDİ'nin YÖRÜK KÖYÜNE GİDEN KIZI: Osman Beyin ablasıdır. Yörük Köyünde Cebecigil'e gelin gitmiştir. Kardeşi Osman Bey'in üç oğlu yetim kalınca,bu yeğenlerine,bir süre bu hanımın baktı-ğın cedlerimden dinlemiştim. Adını bilmiyoruz. Ru-hu şad olsun. Yörük Köyündeki Cebecigil ile hısım-lığımız buradan kaynaklanmaktadır.
ibrahim şefik efendi :Hacı ali Efendi'nin kızı o-lan, Hâcce Hadice Kadın'ın oğlu ve Ebûbekir Efendi'-nin yeğenidir. Tabiatiyle,1.Memik Dedemizin de ye-ğenidir.Çeşitli yerlerde, bu arada, Mekke'de Kadılık yapmıştır. Kadılıkların en yüksek derecesi bulunan Havâss-ı Refîa / Eyübsultan Kadılığına kadar yük-selmiş,1829 (1244) yılında Hakkın Rahmetine kavuş-muştur. Üsküdar Karacaahmet'deki kabri, annesinin ve dayısı Darphâne Ernini/Nâzırı Ebûbekir Efendi'nin mezarları yanındadır.
MUSTAFA (PAŞA) EFENDİ: Sandalcı Mehmet'in oğlu,Be-kir Çavuş'un kardeşidir. 1860-1910 lu yıllarda ya-şamıştır. Köylüler arasında PAŞA diye anılırmış. İstanbul,Şehzâdebaşında fırıncılık yapmış. Üsküdar Toygartepe yolunda, paralarını almak için kama ve bıçaklarla yolunu kesen serserilerden zor kurtulmuş Kısa bir süre sonra vefat etmiş.
Hanımı, Rumeli Muhacirlerinden bir hocanın Zehra, adındaki kızı idi. Mustafa Efendi'nin (Paşa), Akören köyünde, 'Tatsız' yöresindeki bağdaki hissesini ve Kasımlar mahallesindeki ev yerini,ölünceye kadar kendisine bakmak şartiyle hanımı Zehra Hanıma bı-raktığı yolunda düzenlediği "Ölüme bağlı tasarruf senedi" hâtıra evraklarım arasındadır.Bu senette. Büyük Babam,Emin Usta ile,köyümüzden bir kişinin
mühürleri vardır.
Mustafa Efendi'nin kabrinin,Karacaahmet"de olduğu-nu tahmin ediyorum.Yoksul ve zor yaşantı yıllarım-da, Ortaokul 1.sınıfta bulunduğum çağda,hanımı Zehra Hanımın,çok değerli yardım ve şefkatlerine nail olduğumu,kendisini rahmetle anarak belirtmek isterim. Mustafa Efendi'nin Zehra Hanımdan doğma iki kızı vardı. Makbule ve Mediha.
Nail Memik
M E M İ K Z A D E RAMAZAN EFENDİ (Şiirdeki Mahlâsı: SA'YI)
Târihte MEMİK adına ilk defa bu zâtta raslıyo-ruz. Bizim aile İle ilişkisi olup olmadığını bilmi-yoruz. Aşağıda da görüleceği gibi, kendisi Tire'li dir. Bilinen en büyük ceddimiz olması ihtimâli var-dır, düşüncesiyle Merhum hakkında derlediğimiz bil-gileri aşağıya alıyoruz:
1-'Türkçe Târih Yazmaları' adlı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanmış eserin 255. say-fasında:
'Kaanûni devrinde yaşamış, Sa'yı mahlasını kullanmış tır. Manzum eserinin adı, 'Feth-i Kal'a-i Belgrad' dır. Eser,Kaanuni Sultan Süleyman'a ithaf edilmiştir. Memekzâde ya da Memikzâde,Sigetvar'da Kadılık yap-mış, orada idam edilmiştir.Vefatı târihi:(1587-8) dir. (Hicri:996) Sözü geçen manzum eserin son beyti:
"Duasın Sa'yi-i hâtır-safânın" "Kabûl et hörmeiçün MUSTAFA'nın"
2-'Sicill-i Osmânî' sayfa 50, Üsküdar-H.Selim-ağa Kütübhânesi-Hüdâyî Nu:1120
"Sayî Ramazan Efendi (Memekzâde-Memikzâde), Tire'li-dir. (Merhabâ Efendi) kâtibi olup Kuzît'dan (Kadı-lar) oldu. (996)(1587-1588) da irtihâl eyledi. Şua-râdandır."
3-'Kaamûsülâlâm' cilt 4 -sayfa 2580, Üsküdar-H. Selimağa Kütübhânesi -Hüdâyî Nu:1203 Sa'yî Memikzâde Ramazan Efendi Tire'li olup, Merha-ba Efendi'nin Dânişmend ve Musahibi idi. Ba'de, Sket-var'da Kadı iken maktûlen vefat etmiştir. Hüsn-i hattı dahîvar idi.Şu beyt onundur.
"Nâle ney gözyaşı mey oldu ciğer pür-yânım" "Hâne-i tende hayâlin olalı mihmânım"
4-'LATİFİ TEZKİRESİ' sayfa 192
Sa'yi-i Tirevî Dânişmend taifesinden ve bu asrın (16.yüzyıl) şuarâsındandır. Hûb hattât, pür mârifet ve pâk tab-ı sâhib-i fazilettir. Şâir maârifinden fazla nâzik eş'ârı ve muhayyel güftârı vardır. Bu şiir anındır:
"Nâle ney gözyaşı mey oldu ciğer pür-yânım" "Hâne-i dilde hayâlin olalı mihmânım" "Levh-ı çehremde yazar sürh ile aşk âyetini"
8
"Kıl kalemlerle benim dîde-i hûn efşânım" "Hâr ü hâsdır ki getirdi ânı seylâb-ı ser-Şik" "Sanma yek-çeşm-i terimde görünen müjgânım"
Nail Memik
M E M İ K Z A D E MUSTAFA EFENDİ D. ? - Ö. 1657
Osmanlı devrinin otuz beşinci şeyhülislâmıdır. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Gençliğinde, bilgi edinmek için İstanbul'a gelmiş ve orada oku-muş, sırasıyla önce Sûleymaniye, 1642 (Hicri 1052) de Kudüs,1644 de Mısır ve 1647 de İstanbul Kadı-lıklarını yapmıştır.
Sonradan aynı yıl içinde 1647 de Anadolu ve ar-kasından Rumeli Kazaskerliğine getirildi. Bir yıl sonra azledildi ise de 1649 (Hicri 1059) da yeni-den Rumeli Kazaskerliğine atandı. Süresi dolunca evinde istirahate çekildi. 1653 de aynı göreve ye-niden getirildi. Ertesi yıl azledilerek Esîrî Meh-met Efendi ile birlikte sürgüne gönderildi. Affe-dilince yeniden İstanbul'a döndü.
Zamanında İstanbul'da başgösteren Yeniçeri ve Sipahi ayaklanmaları Vak'a-i Vakvaka veya çınar olayları ve askerlere hâkim olan ocak ağalarının saltanatı ile sarayda başgösteren Valide Kösem ile Vâlide Turhan sultanların çekişmeleri, devle-ti düzensizlik içine sürüklemişti.
10
Vaka-i Vâkvakiyye veya çınar olayı, Şeyhülislam Abdurrahman Efendinin nasıl felâketini getirmişse, Mustafa Efendi'nin de İkbâl devrini açmış oldu. 5.Mart.1656 da Hüssam-Zade Abdurrahman Efendinin istifası üzerine ve tavsiyesi ile padişah Sultan IV. Mehmet tarafından, Memik-zâde Mustafa Efendi Şeyhülislamlığa getirildi. Fakat kendisini çekeme-yen Anadolu Kazaskeri Hoca-Zade Mes-ud Efendi sa-raya etki yaparak ve Yeniçerileri ayaklanmaya şev-ke iterek, henüz onüç saatlik Şeyhülislam iken,Mus-tafa Efendiyi azlettirdi.
Hayatı hemen hemen azil ve sürgün hâlinde ge-çen ve Şeyhülislamlıkta Osmanlı tarihinde örneği olmayan bu kadar kısa bir süre Meşihatta kalan Mustafa Efendi,Bursa'ya sürgün gönderilse ise de, oradan Mekke Kadılığına atandı. Ve acele görev ye-rine gitmesi bildirildi. Sonradan kadılık görevi alınarak Halep'te oturması zorunlu tutuldu. 1657 de Halep'de öldü. Hoş sohbet bir insandı. Kendisi, otu-zuncu Şeyhülislam Müftü Ahmet Efendinin damadıdır. Kaynaklarda eserleri hakkında bilgiye raslanmamış-tır.
II
Memikzâde Mustafa Efendi Kaynakları :
1-'Osmanlı Şeyhülislamları'
Eser sahibi: Av,Dr.Abdülkâdir Altunsu. Ankara Ba-rosu üyesi. Ayyıldız matbaası Ankara 1972 sayfa 82
2-'Osmanlı Devlet Erkânı'
İsmail Hami Dânişmend.Türkiye yayınevi İstanbul 1971 sayfa 126.
3-'Meydan Larousse'
4-'Kaamus-ül Âlâm' Şemseddin Sami.cilt 6 sayfa 4435
5-'Evliya Çelebi Seyehatnamesi' 7. cilt.Kıbrısa Nefyine dâir.
NOT
Memik-Zâde Mustafa Efendiyi, "Meftûn-ı beng-ü bâdedir, câhildir, mürteşîdir" di-ye meşihatten azl ettirüb yerine geçen, entrikacı Hoca-zâde Mes'ud Efendi, sonra-dan cezasını buymuş; katledilmiştir.
12
Memik-Zâde Mustafa Efendi hakkında başka bir
Kaynak.........
'KAAMÜSÜLALAM' Cilt 6,sayfa 4435
'Devr-i Sultan Mehmed Hân-ı Râbi'de mesned-i Me-şihat-i İslâmiyeye geçen ulemâdan olup salifütter-ceme Şeyhülislâm Muid Ahmed Efendinin damadı idi.
Alelusul devr-i Medâris ettikden sonra 1642 de Kudüs,ba'de Mısır ve 1647 de İstanbul Kadısı ve yi-ne o sene Anadolu ve ba'de Rumeli Kazaskeri olmuş ve 1656 da Çınar Vak'ası üzerine Makaam-ı Meşihat-i İslâraiyeye nasb olunmuş ise de taîfe-i bâğiyenin itirazı üzerine 13 saat sonra azl ve Bursa'ya i'zâm olunarak oradan, mücâveret etmek üzere Mekke-i Mü-kerremeye azimetine müsâde olunmuş ve ertesi sene Haleb Kadılığına nasbolunarak 1657 de orada vefat etmiştir.'
'EVLİYA ÇELEBİ SEYEHATNAMESİ' cilt 7 den.
'Çarşamba günü vüzerâdan Gürci Mehmet Paşa zor-balar tarafından bulunup dilini zaptetmediği içün Memikzâde ve Nakîbüleşrâf Kuddüszâde ile birlikde Kıbris Adasına nefy-i beld oldular.'
Nail Memik
13
DARPHANE NAZIRI "EBUBEKİR EFENDİ"
14
DARPHANE NAZIRI EBÛBEKİR EFENDİ'NİN HAYATI
-Faydalanılan Kaynaklar,Vesikalar:
1-Cevdet Paşa Târihi... Beyazıt Umumi Kütüphane-si. Cilt 7-8 sahife 216.Bir başka tab'ında cilt 8 sahife 165.
2-Mustafa Necib Efendi Târihi... İstanbul,Fâtih Millet Kütübhânesi. Târih 580!Tercüme-i Nâzır-ı Darphâne Ebûbekir Efendi.'
3-Ahmet Asım'ın (ASIM TARİHİ) adlı eserinin 11. cildinde.
4-Sicilli Osmani-Tezkire-i Meşahir-i Osmaniye.... Eserin sahibi, Mehmet Süreyya. Cilt 1,sahife 183. Üsküdar Selimağa kütüphanesi, hüdayi kısmı 1120 numarada kayıtlıdır. Neşri,1308. 5-Kabakçı Mustafa....Reşad Ekrem Koçu. İstanbul İskender matbaası.Sahife 40.Neşri 1968.(Kütüpha-nemde mevcut)
15
Ebûbekir Efendi, tahminen 1740-1745 yıllarında, Safranbolu'nun Akveren köyünde doğmuştur. Târihi ka-yıtlarda, vefatı sırasında 'bir pîr-i fanî' olduğu ve bu târihin de 1807 (1222) yi gösterdiği bilindi-ğine göre, doğumunun da en az 1740-1745 olması gere-kir.
Babası Hacı Ali Efendi'dir. Kesin olarak bilinen en büyük ceddimiz işte bu 'Hacı Ali Efendi'dir. Ha-cı olduğunu aile yaşlıları söylerlerdi. Fakat,Ebûbe-kir Efendi'nin babası olduğu, Kasımlar'daki çeşme-sinde açıkça yazılıdır. "....Ebûbekir Efendi bin Ali,
Hacı Ali Efendi'nin doğum tarihi, nerelerde bu-lunduğu, nasıl ve ne zaman hacı olduğu, vefatı tari-hi ve kabrinin bulunduğu yer belli değil. Tahminen 1720 lerde doğmuş olması gerekir. Kızı, Hadice Kadın da Hacı olduğuna göre belki de hacca beraber git-mişlerdir. Hacı Ali Efendi'nin öteki oğlu, yâni, Ebû-bekir Efendi ile Hadce Hadice Kadın'ın küçük karde-şi Mehmed,(Emir Mehmed)(Memik) merhûm,Akveren'de, yukarı Mezarlıkta, çifte sakızlaa dibinde medfun ol-duğuna göre, babası Hacı Ali Efendi de muhtemelen aynı yerde gömülüdür.
Ebûbekir Efendi'nin annesi hakkında hiç bilgimiz yok.
16
Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi, Ebûbekir Efendi'nin iki kardeşi daha vardır. Bunlardan biri Hacce Hadice Kadın'dır. Öteki de,Memik,ya da Emîr Mehmed diye anılan, Mehmed Efendi'dir.Başka bir de-yimle bunlar,Hacı Ali Efendi'nin öteki çocukları-dır.
Hacce Hadice Hanım'ın mezarını da ben buldum ve böyle bir mübarek halamızın varlığını ilk defa ben tesbit etmiş oldum. Merhûme,Üsküdar'da Karaca Ahmet Mezarlığında, Ağabeyi Ebûbekir Efendi'nin yanında gömülüdür. Vefatı târihi 1819 (Hicrî 1234) dur. Hâcce Hadice Kadının "Havâss-ı Refia:Eyüb Sultan" Kadılığında bulunmuş ve 1829 (1244) da vefat etmiş bir oğlu olduğunu da,aynı yerdeki büyük kavuklu me-zar taşını okuyarak biz tesbit ettik. Bu notlar ara-sında, bu üç mezarın yeri ve yazıtları hakkında ay-rı bilgi verilmiştir. Sözü geçen, Hacce Hadice Ka-dının oğlu ve Ebûbekir Efendi'nin yeğeni olan bu Kaadı Efendi merhumun adı, İbrahim Şefik'tir. Büyük ve itibarlı bir zat olduğu, mümtaz bir mevki ve rütbe olan, Havass-ı Refia:Eyüb Sultan Kadılığı-nı ihraz etmesinden ve kavuklu, muhteşem mezar ta-şından anlaşılmaktadır.
17
Ebûbekir Efendi merhumun küçük biraderi Mehmed (Emir Mehmed-MEMİK Efendi) Efendiye gelince: Doğrum târininin, ağbeyisininkinden sonra 1770-1780 lerde olması gerek. Zira, oğlu Osman Bey'in 1810 lar-da doğduğu tahmin ediliyor. Buna göre, Ağabeyi ve Ablası ile arasındaki yaş farkının fazla olduğu an-laşılıyor. Belki de, Hacı Ali Efendi'nin sonradan ev-lendiği ayrı bir hanımından doğmuştur? Köyde,Yukarı Mezarlıkta, Çifte Sakızlaa dibinde gömülü olduğunu ailenin yaşlıları söylerdi. Vefatı tarihi de bilin-miyor. Rivâyeten söylendiğine göre,ağabeyi Ebûbekir Efendi'nin yanına, istanbul'a gitmek istemişse de, Ebûbekir Efendi:"Sakın gelme,çift-çubuğunu bırakma, benim sonum belli olmaz" meâlinde ve âkibetini çok önceden görürcesine haber göndererek mâni olmuştur. Buna karşılık, hemşiresi Hadice Hanımı yanına aldığı yanyana gömülü olmalarından anlıyoruz.
Memik dedemizin oğlu, Osman Beğdir. Tahminen 1810-1850. Bizim sülâleye, bu iki ceddimizden kinaye ola-rak MEMİK OĞULLARI ya da OSMAN BEĞ OĞULLARI derler. Osman Beğ'in de üç oğlu olmuştur: Eczacı SALİH EFEN-Dİ 1842-1898, MEHMED:MEMİK (ikinci):Küçük MEMİK ki asıl bizim kolun ceddidir 1845-1901. Ve Garip Ağa İSMAİL EFENDİ 1848-1925.
18
Ebûbekir Efendi merhum, Mustafa Necip Efendi Tâ-rihi'nin yazdığına göre, düşmanlarının tamah ve ta-arruzlarına tehammül edemeyib, köydeki çift çubuğu-nu bırakarak, epeyce ileri bir yaşta, İstanbul'a git-miş, hemşerilerinin sayesinde Darphâne-i Amîre'ye hammal olmuştur. Fakat, kendisi okur yazardır ve her-kesin mizacına göre hareket edebilen bir yaratılış-tadır. Bu nedenle çevresine kendisini çabucak sev-dirmiş ve memur sınıfına alınmıştır. Diğer Târihler-ce de teyid edilen bu bilgiler bize,o târihlerde (1750) köyümüzde okul bulunduğunu ve İstanbul'da hemşerilerimiz olduğunu ispatlamaktadır.
Darphâne-i Amire'de yükselmeye başladı. Önce, Kef-cenâzırı oldu. Bu görev, Devletin altun stoklarının sorumluluğu gibi çok önemli bir iştir.
Bu arada,tahmin edilir ki, çoluk-çocuğunu köyden yanına aldı. Bunlar kimlerdir? Erkek çocuğu hakkın-da hiçbir bilgimiz yok. Torunu,yâni oğlunun oğlu olması gereken 'Sandalcı' diye meşhur,Mehmed Efen-diyi biliyoruz.(Bu hususta yazdığım notlara başvu-runuz.)
Hanımı kimlerdendir? Bunu aşağıda anlatacağım. Kızı olduğu kesinlikle biliniyor. Adını henüz bilemediği-miz bu kızını,sonradan Darphâne Nazırı olan, Şakir
19
Ahmet Efendi ile evlendinmiştir. (Bu kol hakkında da notlarım arasında geniş bilgi vardır.) Kız kardeşi Hadice Hanımı da yanına aldığı anlaşı-lıyor. Bu hanım evlenmiş, Hacı olmuş, oğlu İbrahim Şefik Efendi ise Eyüpsultan Kadılığına kadar yük-selmiştir.(Bu hususta da yukarda ve mezar kitabele-rine ait notlarda tafsilat verilmiştir.)Küçük bira-deri Emir Mehmed-Memik'i İstanbul'a gelmekten men ettiğini yukarda belirttik.
1785 lerde, Darphâne-i Amirede ve genellikle dev-let hiyerarşisinde önemli bir derece ve rütbe olan 'Sâhib-i Ayar'lık, kaydı hayat şartile Pâdişâh III. Selim tarafından Ebûbekir Efendi'ye verildi. Sahibi Ayarlık, Osmanlı İmparatorluğunda, darbedilen, yâni basılan altın ve gümüş paraların ayarını tâyin ve kontrol eden bir uzmanlık makamıdır. Zaman zaman hoşnutsuzluklara, isyanlara sebep olan para ayarı konusunda, Ebûbekir Efendi'nin önemli ıslahat yap-tığı ve hiçbir sızıltıya meydan bırakmadığı, Mâliye Bakanlığı adına radyoda yapılan bir konuşmada be-lirtilmiştir.
1790 (H.1205) de, Köyde Yukarıköy çeşmesini ihya etti. Bu,onun ilk hayır eseridir.(Çeşme kitabeleri notlarıma bakınız)
20
Nihayet, Hicri 1216, Milâdi 1801 de,III. Selim'in irâdesi ile damadı Şakir Ahmet Efendi'nin yerine Darphâne Emini-Nâzırı oldu.
Ahmed Cevdet Paşa merhum, Darphâne Nezâreti içün, 'Hasret-ül rical'deyimini kullanır. Demek ki rica-lin hasret duyduğu bir menfeat ve irtikâb ocağıdır, 'Netâyic-ül Vukuuat' adlı eserin sahibi, Defter-i Hâkaanî ve Evkaf-ı Hümâyûn Nazırı Mustafa Nuri Pa-şaya göre, Vezirler ve Şeyhülislâmlardan, sonraları da Vüzerâ Kethüdalarından sonra gelen ikinci dere-cede bir protokol makamıdır. Görevi, şimdiki Hazine Genel Müdürlüğüne, Darphâne ve Damga Matbaası Mü-dürlüğüne denktir.
Ebûbekir Efendi merhum, daha Sâhib-i Ayarken mâ-li durumunu düzeltmişti. Yukarıköy çeşmesini esas-lı bir şekilde tamir ettirmesi bu devreye raslar. Darbhâne Emini olunca daha da zenginleşti. Muhte-meldir ki çok debdebeli, şahane bir yaşantısı vardı. III. Selim'in çok sevdiği yakınlarından biri idi. Bayezid'de,Yemeniciler civarında konağı vardı. Bel-ki de başka Sâhilhâne, yalı gibi mülkleri de mevcut idi.
İstanbul, Beyaz'daki konağından şöyle haberdar oluyoruz:
21
Kabakçı İsyanı sırasında âsîlerin katlini istediği zevat arasında Bahriye Nazırı Hacı İbrahim Efendi de vardır. Merhum Necib Asım Beyin Tarih-i Osmâni Encümeni Mecmuasında yayınladığı, müverrih Asım E-fendiye ait evrak meyânında şu kayda rastlıyoruz; Bahriye Nazırı Hacı İbrahim Efendi, bir müddet bir yerde gizlendikten sonra kira kayığı ile yalısına kaçmıştır. Fakat can korkusuyla kayıkçıya, fazla bah-şiş bırakmıştır. Bundan şüphelenen kayıkçı,onu ih-bar eder."Bâbıâliden bâemr-i Hümâyun cüst-ü cûsuna (aramaya,tahkike) memur olanlar, yalısını basup,sak' landığı su mahzeninden suları akarak, gulamı ile ih-raç ve andan Yalıköşkü'ne çıkarıp bir kirâbargirine irkâb ve Bâbıâlide Çavuşbaşı odasında bir kahve iş-râbı ile mumaileyh Çavuşbaşı Hamdullah Bey tesli-yet kaydında iken Cünûd-ı Şarkiyye (âsiler) andan ahz ve etrafını ihata ile mâşiyen (yaya olarak) Meydana götürürler iken içlerinden biri sakalını kesib "Buna gizli Sıtma derler,bir âdemi tutacak olursa elinden halâs mümkin olmayub lâkin sakalımı kılı kendi mazarratını vâkidir" diyerek ve kılları-nı ana-buna vererek Maazallahüteâlâenvâızül haka-ret ederek BEYEZİD'DE DARBHANE NAZIRI MAKTÜL BEKİR EFENDİNİN KONAĞI ÖNÜNE alay-ı vâlâ ile vusulünde..
22
Cülus günü akşama bir saat kalarak (KONAĞI MERKUM ÖNÜNDE) tasâdüf eyliyen Cebeci Taifesi tarafından ...bin pâre edilmiştir...(Târih-i Osmânî Mecmuası Cüz 39,Sayfa 185-186)
Yukardaki târihî belge, Ebûbekir Efendinin kona-ğının semtini ve varlığını açıkça gösterdiği gibi bunu doğrulayan, okuduğum başka bir vesikada da, kona-ğın Yemeniciler Çarşısı tarafında bulunduğu açık-lanmaktadır.
Ebûbekir Efendi, servetini değerlendirerek hayır eserleri yaptırmaya devam etmiştir. Araç Çayı üze-rinde yaptırdığı muhteşem köprü hâlâ daha durmak-tadır. Kasımlar Mahallesinde, yâni bizim mahallede-ki çeşmesinin suları ise, merhumun ruhuna rahmet gibi dökülmektedir. Bu çeşme kitabesi ile de bir özellik taşımakta, aile târihimize ışık tutmakta-dır. (Bak: Kitabelere ait notlar) Bartın yolu üzerin-de de bir çeşme yaptırdığı söylenmiştir. Fakat,gö-rüp doğrulamak mümkün olmadı.
Yukarda bahis konusu ettiğimiz Araç Çayı üze-rindeki Ebûbekir Efendi Köprüsünün kuşaktan kuşa-ğa yankılanan bir macerası vardır: Rivayet olunur ki, merhum 1806 (1221) yılında, yâni, Kabakçı Mustafa İsyanında şehid edilmesinden bir
23
yıl önce köprü ve çeşme yaptırmak için köye gelmiş-tir. Malzeme hazırlanıp inşaatın bir kısmı tamamlan-mışken, Pâdişâh III. Selim kendisini İstanbul'a geri çağırmıştır. Merhum, köprünün ikmâlini o zamanlar kö-yün ağası olan Molla Osmanoğlı'na emânet etmiştir. Tabî, yontma taşlar, diğer malzeme ve keselerle altın Para da adı geçene bırakılmıştır. Molla Osmanoğlu gerçekten köprüyü ikmâl etmiş, fakat artan malzeme ve paralarla Kayadibindeki ev yerine hamam ve havuz yaptırarak uhdesinde değerlendirmiştir. Molla Osmano oğlu hamamının enkâzındaki taşlar ve havuzunun taş-ları, köprününküne çok benzerler. Köprüye, halk ara-sında, Molla Osmanoğlu Köprüsü, denilmesinin nedeni budur, ama, temel ayaklarından birine yerleştirilmiş taşdaki kitabe, köprünün EBÛBEKİR EFENDİ KÖPRÜSÜ ol-duğunu açıkça göstermektedir.(Bak: Adı geçen köprü-ye ait kitabe)
Sözü edilen köprüye, bir de, Garibağa Köprüsü, der-ler. Nedeni, Memik sülâlesinden merhum Mehmed Ağa (Ga ribağa) tarafından esaslı bir onarıma tâbi tutul-masıdır. (Bak: Bu konuda ve konularda, Çanakkale,Ana-fartalar gazetesinde yayınlanmış yazılarım. 'Köyüm-den Portreler' adlı yayınlanmış eserim.)
24
Ebûbekir Efendi, doğru, mert ve cesur bir zattır.
"Târih-i Osmâni Encümeni Mecmuasının 34. cüz'ün-de (1.10.1331 tâ. ve 597. sayfa) Necib Asım Bey ta-rafından neşredilen, Müverrih Asım Efendi'ye ait metrûkât arasında bulunmuş bir vesikadan şunları öğrenmekteyiz:
Ebubekir Efendi Merhuma DELİ BEKİR dendiğini öğre-niyoruz. Müverrih Asım Efendiye ait bu notların baş-ka bir yerinde de, DELİ ZENGİN BEKİR deyimi geçiyor, Demik ki, biraz delişmen ve de Asım Efendinin hase-dini uyandıracak kadar ZENGİN bir zat.
Bu vesikalar,aynı zamanda, Mürtekib Defterdar ta-rafından hazîne aleyhine ve kendi çıkarı için yapı-lan bir "Mukaataa" ihalesinin, Ebûbekir Efendinin müdehalesiyle nasıl bir anda bozulduğunu ve devle-tin menfaatinin nasıl korunduğunu,dolayısıyla,mer-humun doğruluğunu, büyük nüfus sahibi olduğunu, bir müdehalesi ile bir Defterdarın azl edilebildiğini, Padişah ve Sadrâzamın itimat ettiği bir kimse oldu ğunu, kendisine "DELİ" dedirtecek kadar da cesurlu-ğunu göstermektedir.
25
KABAKÇI MUSTAFA İSYANI
İsyanın nedenleri: Pâdişâh III. Selim'in, Nizâmı cedit askeri teşkil ederek Yeniçeri Ocağını kaldır-mak istemesi ve yeniliklere, devrimlere taraftar ol-ması, sebeblerden biridir. Ayârı bozuk para (Ma'şûş), sikke basılması ki, bu, Ebûbekir Efendi'den önceki Darbhane Nâzırlarının, özellikle Yusuf Ağanın mari-fetidir. İsyânın bir başka nedeni, Pâdişâhın etrafın-da şımarık bir zümrenin türeyip devlet hazinesinden ya da rüşvet ve irtikâp yoluyla zengin olmaları, Sad-razamları bile küçük görmeye başlamalarıdır.
Yukarıda belirttiğimiz bütün bu nedenler, Yeniçe-rilerle, gericilerin birleşmesine sebep olmuştur. İs-yancıların başı, Kabakçı Mustafa Çavuştur. İlk ayak-lanma, Boğaz sahil Muhafızları olan Yeniçeri Yamak-larından başlamıştır. Târih 17.Rabiulevel.1222. Rûmî Mayıs'ın 13. günü. Milâdi 25.Mayıs.1807.P.tesi dir. Asiler o gün ayaklanarak Boğaz Nazırı ile Yamak Ağasını öldürüp İstanbul üzerine yürümeye başlamış-lardır. Boğazın Rumeli sahilinden ilerlemektedirler. Yolda katılanlarla, güruh gittikçe büyümüştür. Buna rağmen, Üsküdar ve Balmumcu kışlalarındaki Nizâmı-cedid askeri, âsilerin üzerlerine salınsa idi, hepsi
26
de çil yavrusu gibi dağılacaklardı. Nitekim,birara 'Nizamicedid'ler geliyor' diye bir ses duymaları i-le darmadağın olmuşlar, fakat, tekrar toplanmışlar-dır. Ne yazık ki III.Selim, kan dökülmesin diye bu tedbire başvurmamıştır.
Sadâret Makaamına gelince:Sadrıâzam İbrahim Pa-şa, cephede muharebe ile meşguldür. Yerine, Sadâret Kaymakamı, Köse Musa Paşa görevdedir. Ve isyanı ge-riden geriye, perde arkasından körüklemektedir. Hat-ta, ayaklanmanın asıl tertip ve idarecisi bu hâin Köse'dir. Napolyon'a, Akka Kalesinde, unutulmaz bir
Türk sillesi indiren Cezar Ahmet Paşa, bu hâin için 'Adı Musa,boyu kısa,kendi köse''Bu heriften hayır gelmez'diye senelerce evvel onu hizmetine almamış-tır. Olaylar,Cezar Ahmet Paşa'nın adam tanımaktaki isâbetini isbat etmiştir.
Şeyhülislâm, Topal Atâullah İshakzâde de,Köse Musa Paşa gibi III.Selim'e,onun etrafındaki yeni-lik taraflısı ricâle düşman, kindar, haris bir adam- dır. Gericidir. Asîlerle beraberdir.
26.Mayıs 1807 Salı,27.Mayıs.Çarşamba, 28.Mayıs
Perşembe günleri, devlet ricalinin çoğu Bâbıâli'de
toplanmışlar,duruma çare aramakla vakit geçirmiş-lerdir. Ebûbekir Efendi de bu zevat arasındadır.
27
Sadâret Kaymakamı Köse Musa Paşa'nın asıl maksadı ricali oyalamaktır. Nitekim elaltından eşkiyâya ha-ber göndererek teşvik etmekte, Nizâmıcedid askerini mahsus işe karıştırmamaktadır. Hatta, Pâdişâhı önce-leri oyalarken, isyan kıvama gelince tehdit etmek-tedir.
Asiler,nihayet ET MEYDANI na geldiler(şimdiki Taşkasap ile Çapa arasındaki bölgenin kuzeyinde) Yeniçeri Odalarında toplandılar. Sözde Ulama, gerici oldukları için bunlara katıldılar. İsteklerini ile-ri sürmeye hazırlandılar. Gerçekte bu talepleri, Kö-se Musa ile Topal Abdullah hazırlamışlardır. Ve bir örneğini âsilere, bir suretini de 'Asilerin talebi şu zevatın kendilerine teslimidir ve gayri halâs yoktur' diye Pâdişâha göndermişlerdir. Bâbıâlide'ki rical ise,bundan habersizdir.
Köse Mûsa Paşa'nın kin ve hasetle intikam almak istediği ve mallarına göz diktiği, âsîlere teslimi istenen devlet ricali ve III. Selim'in yakini olan zevat şunlardır.
1-Devlet ve Saltanat Müsteşarı, İbrahim Nesim E-fendi. İbrahim Kethüda, âsiler tarafından kılıç ve sopalarla, bıçaklarla parça parça edilmiştir.
2-Bahriye nâzını Hacı İbrahim Efendi. 'Gizli Sıt-ma' diye meşhur olup, nasıl yakalandığını ve nasıl
28
parçalandığını yukarılarda izah ettik.
3-Rikâb-ı Hümâyun Kethüdası Memiş Efendi. Babıâ-li de boğdurularak şehidedilmiştir.
4-Reisülküttab Vekili Safa Ahmet Efendi. Babıâli-de boğdurularak şehidedilmiştir.
5-İrâd-ı Cedid Defterdarı Ahmet Bey. Yegâne kur-tulan bu zattır.
6-Vâlde Kethüdası Yûsuf Ağa. Yukarıda bahsi geçen bu zat, Hac'da olduğundan, Haç'dan dönüşünde idam e-dilmiştir.
7-Enderun-ı Hümâyun ricalinden Sır kâtibi Ahmed Efendi. Sonradan kılıç ve bıçaklarla parçalanmıştır.
8-Mâbeynci Ahmed Bey.Kör Ahmed/Netâyic-ül-vu-kuata göre Kürt Ahmet. Bu zat da âsilerce parçalan-mıştır.
9-Bostancıbaşı Şakir Bey.Saray-ı Hümâyunda bo-ğularak şehidedilmiştir.
10-Müderris, Kapan Naibi Lütfullah Efendi. Sonra-dan idam edilmiştir.
11-Darbhâne Nazırı Ebubekir Efendi. Boğularak şehidedilmiştir. Hikâyesini ayrıca ve ayrıntılı o-larak anlatacağız.
29
EBÛBEKİR EFENDİNİN ŞEHİD EDİLMESİ
Köse Mûsa Paşanın ve Şeyhülislâmın hazırladığı, yukarıda belirttiğimiz listeyi alan Pâdişâh, Sır Kâtibi Ahmet Efendi ile Mabeyinci Ahmet Beyi daha çok sevdiğinden ve o sırada sarayda bulundukların-dan "Sizi de isterlermiş, gayri başınız çâresine ba-kın ve illâ alurlar" diye keyfiyeti kendilerine ha-ber vermiş ise de, feci âkibetten kurtulamamışlar-dır. Bu ikisinden ve Vâlde Kethüdası Yûsuf Ağa'dan başka, geri kalan devlet ricali, yukarıda da söyle-diğimiz gibi Bâbıâlidedirler. Yâni, Köse Musa'nın e-li altında oyalanmaktadırlar. Bu meyanda, Pâdişâh, İbrahim Kethüda'ya dokunulmaraasını Köse'den iste-miş, uzun tartışmalardan sonra bu zât meclisi terk etmiş, durumu en sonunda anlıyarak tebdîl-i kıya-fetle kaçmış ise de, bilâhare yakalanup idam edil-miştir.
Hulâsa, Pâdişâh, geri kalanların teslim edilmele-rine çaresiz razı olmuş, sözü geçen onbir kişinin âsilere teslimi hakkındaki tezkirenin altına "ha-lâs imkânı yok ise kayıtları görülsün" diye ferman etmiştir. Bu defter böylece, Bâbıâliye geri çevrilin-
30
ce, zâten bunu bekliyen Köse hâini, hemen orada, yâ-ni Babıâlide, esasen elinin altında, oyalayarak hazır tuttuğu zevatı idam etmiştir. Ebûbekir Efen-di de işte bunlar arasındadır. Kesik başları âsile-rin toplandığı yere gönderilmiştir. Demek ki, Bâbıâ-lide boğularak şehid edilenler dört kişidir. Târih 28.Mayıs.1807 Perşembe'dir.(20.Rabiulevel.1222)
Ahmet Cevdet Paşa merhum, Tarih-i Cevdet'inde; Pâdişâh içün:"Ashâb-ı fitne ve fesadın canlarına kıyamaz iken, cânu gibi sevdiği zevatın idamlarına müsâde etmiştir" diyerek onu kınamaktadır.
Ebûbekir Efendi, yukarda yazdığımız gibi, Bâbıâ-lide şehid edilmiştir. Bu notlar arasında örnekle-ri bulunan târihi belgelerden öğreniyoruz ki, mer-hum, şimdiki İstanbul Vilâyet Konağının bulunduğu yerdeki eski Babıâli binasında,(Kum meydanına ba-kan köşkün alt katında, Kürk odası bitişiğindeki bir odada) boğulmuştur. Onun kesilen başı da, diğer-leri gibi, âsilere gönderilmiş, cesedi ise ailesi-ne teslim edilmistir. Bu aile efradı kimlerdir? Bizce bilinmeyen oğlumudur? Kızı ve damadı Şakir Ahmet Efendi midir? Hemşiresi Hacce Hadice Hanım mıdır? Bu noktayı aydınlatacak bir delil yok.
31
Bilinen bir şey varsa, "Katledilen ricalin nüku-ut ve mücevheratı ve emvâli, Köse Musa Paşa başta olmak üzere yağmacıların elinde kalmıştır. Maktuu-lînin hâne ve sâhilhâneleri mîrâs-ı peder gibi beyinlerinde taksime ibtidar olunmuştur."
Ahmet Cevdet Paşa'nın bu cümlesinden anlaşıl-dığı üzre, Ebûbekir Efendi'nin de varı-yoğu, bütün servet ve emlâki, bu arada İstanbul, Beyezid'deki konağı erbâbı, yağma elinde kaldı. Oysa, o devrin mevzuatına göre, bunların hâzineye, yâni Maliyeye kalması gerekirdi. Ebûbekir Efendi'nin devamı olan Sandalcıgil'in fakr ve zaruret içinde kalmaları her halde bundan ileri geliyor.
Merhumun başsız cesedini alan ailesi, onu, Üskü-dar Karacaahmet'de toprağa vermiş. Sonradan Hemşi-resi Hacce Hadice Kadın ile yeğeni Kaadı İbrahim Şefik Efendi de yanına gömülmüş. Bu aileden kim-ler köye giderek sülâleyi devam ettirmiş? Öğrene-medik.......
32
MERHUM EBÛBEKİR EFENDİ HAKKINDA YAZILANLAR
O yıllarda Vak'anüvis (Resmî Tarih Yazıcısı) bu-lunan Asım Efendi; Ebûbekir Efendinin şehid edilme sini sevinçle karşılamakta ve şöyle yazmaktadır: (...Ve katl olunmadıkça Darbhâne-i Amire Nezâreti yed-i tegllüb ve batışesinden halâs mümkin olmıyan KAARUN-I KERMANİYANI DELİ ZENGİN BEKİR EFENDİ Bâ-bıâlide, Kürk odasına muttasıl bir odada müteakiben idam........ve ruûs-ı maktûaları toptan meydana ir
sâl ile emr-i dünyâda kârları temam olmuştur....) Târih-i Osmâni Mecmuaları (sayfa 181).
'Mehmed Süreyya' merhum da,"Sicill-i Osmâni'de, Ebûbekir Efendinin vefatı için şöyle yazmaktadır: (....1222 Rabiulevelininsekizinde (yanlış) maktû-len fevt olmuştur.Karaca Ahmet'de medfundur.Sofi, mürâi,mizaçgir bir pîr idi.)
Ahmet Cevdet Paşa ise, Târih-i Cevdet'inde, cilt 8,saife 165....Sofîve mürâî bir pir-i fanî olduğu
halde Nizâmıcedid meraklusu görünmekle o dâhi bu def'a gürûh-ı mazlumine katıldı.......
'Mustafa Necip Efendi Târihi'ndeki bu konuda ya-zılmış satırların sonlarında:
(Hasbel kader vartayı mezktureye duçar olup tâ-rik-i kâr ü bâr-ı hayat ve lâbis-i siyâb-ı memat
33
oldu. Esmer-ül-LEVN, mekşuf-ül ayn, hısset-i tabîate müptelâve servet-i idhar ile şöhretnümâ, mütteki-i müteassıb, mezheb-i zâhir-i beyn mürâî meşreb bir pfr-i fanî idi. Kum meydanına nazır Bâbıâli Köşkü-nün tabaka-i süflâsında mahnûkaa idam ve ser-i mak-tûların mecma-ı eşkiyâya irsâl-ikrâm edildi. Rahme-tullaah-ı aleyh....
Bütün bu yazılanlardan çıkan özet sonuç şudur: Merhum, esmer renktedir. Her iki anlamda da açık göz-lüdür, itikaadı taassub derecesinde kuvvetlidir. Her-kesin nabzına göre şerbet vermesini bilir. Mürâîdir. Zâten böyle olmasa, o devrin koşulları içinde o mev-kie çıkamazdı. Delişmen, zekî ve Kaarun kadar zengin-dir. Feleğin acı tatlı olaylarını görmüş, tecrübeli bir zâttır. Mesleğinde ehil ve rakipsizdir. Fakat, ne olursa olsun bir devrimcidir. III, Selim'in İnkilapçı kadrosu içinde mümtaz bir yeri vardır. O tehlikeli ve nâzik makamda altı yıl rakipsiz bıra-kan, daha önceleri de Sahib-i ayarlığı kaydı hayat şartile veren Pâdişâhın, çok güvendiği kimselerden biridir. Ve nihayet bir Devrim Şehididir.
Müverrih Asım Efendi, edebiyat târihimize Türkçü ve yenilik taraftarı diye geçmesine rağmen III. Se-lim'in yapmak istediği yeniliklerin karşısında yer
34
almıştır. Pâdişâhın, Nizâm-ı Cedidin ve teceddüt ta-raftarı ricâlin müdhiş düşmanıdır. Mükemmel bir so-kak küfürbazıdır da. Târih-i Osmânî Encümeni Mecmu-asının 39. cüz'ünde, Necip Asım Bey tarafından ya-yınlanan notlarında, Nizâm-ı Cedid ve devrim yönlü-ler için "Yedi başlı ejderha",Hanâzır (Hınzırlar), "İtlafla Moskof taburu imhası gibi sevaptır"," On iki nefer melâin-i hınnâs-ı karın"," On iki nefer hûne-i devlet ve zaleme-i mülk ü millet" gibi ağır sözler kullanmaktadır. Kabakçı İsyanını da,'Madde-i Hayriye' diye tebcil etmektedir.
Hülâsa, bu Asım Efendi'nin, Ebûbekir Efendi Merhu-mun da dâhil bulunduğu yenilik taraftarlarından kuyruk acısı olduğu, ya da, ne olur ne olmaz, isyancı-lar başa geçerse post kapmak için böyle göründüğü anlaşılıyor. İsyancılara, Guzzat-ı Şarkıyye, deyimini kullanması da bu kanaatımızı doğrulamaktadır. Vak'a nüvis'lik çok iyi ve faydalı bir müessese olmakla beraber, işte bu taraf tutma, ya da, zamanın nüfuslu kimselerinin etkisi altında kalarak gerçekleri de-ğiştirme ihtimâlini doğurmaktadır.
İşin garip tarafı, Asım Efendi, ölümünden çok son-ra yayınlanan bu notlarındaki bilgi ve kanaatları-nı, basılı eseri olan iki ciltlik târihine alamamış-tır. Şu hâle göre, ya medeni cesareti yoktur, ya da
35
notlarında yazdıkları yalandır. Daha doğrusu,not-larında kalan görüşlerinin samimi olmadığını bil-mektedir.
Binâen aleyh, Asım Efendi'nin, Merhum büyük amu-camız için yazdıklarını ihtiyat kaydiyle dikkat na-zarına almak gerekir. Cevdet Paşa Târihi'nin de baş-lıca kaynağı Asım Târihi olduğuna göre, oradaki ka-naatlere de aynı açıdan bakmak lâzımdır. Memleketin-de rençber iken gurbet diyarına gelüp hammallıkla işe başlamak, sonra kademe kademe yükselmek, mevkiye servet sahibi oymak, devlet ricali arasına karış-mak, Pâdişâhın yakini olabilmek, ve nihayet,devrim hareketine dâhil olup bu yolda şehidlik mertebesi-ne erişmek, bu arada, hâlâ daha ayakta kalan hayır eserleri bırakmak ve kendisi hakkında çok şey söy-lendiği hâlde (hırsız) dedirtmeyecek kadar doğru kalabilmek, Asım Efendi'ye bile nasib olmayan bir karekteri ve şahsiyet sahibi olmayı gerektirir. Bunlardan dolayı, MEMİKOĞULLARI, bu en büyük Amuca-ları ile her zaman övünmekte haklıdırlar.
Tanrı Rahmetini, Peygamberimiz şefaatini esirge-mesin. Amin.
Nail Memik 1975
36
Ebûbekir Efendinin Yanan Evi Yerine
Yenisinin Yapılması Nedeniyle
Ebced Hisâbiyle Düşürülen
Tarih
"Karargâhı kim olmuş idi harikzede" "Tasannu' etti Ebûbekir Efendi idrâk"
"Misâl-i fas-nigîn oldu beyt-i matbûı" "Ki resm-i dilkeşîdir hayret-âver hâkkâk"
"Yapıldı mevki-i pâkizede dedim târih" (Yerinde yapdı Celâlî Efendi hâne-i pâk)
(H.1195)(M.1780)
Ebûbekir Efendinin Vefatına, Keçecizâde İzzet Molla Tarafından Düsürülen Târih
"Sâbıkaa Sâhib-ayârın nakd-i ömri oldı kaal"
(H.1222) (K.1807)
37
( YUKARI KÖZDEKİ CEŞMENÎN-EBÜBEKÎR EFENDİ ) TARAFINDAN BİRİNCİ TAMİRİNE DAİR
KİTABE
Ebûbekir Efendi Sâhib-ül-ayar -Talebkâr-ı eltâf-ı birûzdegâr
Fena bulmuş iken bu çeşme temâm Yeniden bina kılındı etti îmâr
Sene fî-1205-(1790)
(Kasımlardaki EBUBEKİR EFENDİ ÇEŞMESİ) KİTABESİ
Sâhib-ül-hayrât ve-l-hasenât abd-ül-gaffâr Sâhib-ül-ayar Ebûbekir Efendi bin Ali innallâhe bikeremet-il-hafi ve-l-celî
Sene ehad-i ma'tiye ve elif indallâh (1221) (1806)
38
Safranbolu, Akveren Köyü, Araç Çayı üzerinde Darbhâne Nazırı Ebûbekir Efendinin hayır e-serlerinden olan KÖPRÜ'nün temelindeki kitabe taşında, Ebced hesabı ile yazılmış târih beyti
Üçler çıkub da Sâdelerle dediler târihini ( Darbhâne Emîni pür kerem Bu Bekir Efendi köprisi )
-1221-
NOT:
1-Sâdeler, eski harflerde, yalnız noktasız harf-lerin hesâbedileceğini işaret eden kelimedir.
2-"Üçler çıkub da" deyiminden maksat, târih he-sâbedilirken, toplamdan(3)çıkarılacağını anla-tır. (1224-3:1221) .
(Nail Memik)
39
Bilinen en büyük amucamız, Sahib-ül ayar, Darphane Nazırı EBÛBEKİR EFENDİ'nin kabri, (Karaca Ahmet Baba) Türbesinden Üsküdar'a doğ-ru inen inâdiye yolunda solda set üstündedir.
40
Darbhâne Nazırı merhûm Ebûbekir Efendi'nin, Üs-küdar, Karacaahmet mezarlığında, Karacaahmet türbe-si karşısındaki parselde, sözü edilen türbe sağda bırakılarak Üsküdar'a doğru inerken solda, duvar kenarında bulunan mezarında kitabe:
HÜVELBAKİ
Rıcâl-i Devlet-i Aliyyeden Darbhâne-i Amire Nazırı Merhum ve mağfur-leh Ebûbekir efendi rûhîçün elfâtiha 1222 (1807)
Ebûbekir Efendi'nin hemen sağ yanında gömülü, kız kardeşi Hadice Hanım'ın mezar taşı yazısı:
HÜVEL HAYYÜLBAKİ
Darbhâne-i Amire Emîni Ebûbekir Efendinin hem-şiresi merhûme ve raağfûr-leha el-mühtâc ilâ-rahmet-i Rabbihîel-Gafûr Hâcce Hadîce kadın rûh-ı şerîfîçün L-illâh-il fâtiha 1234 (1819)
Not:Ebûbekir Efendinin Hemşiresi Hâcce Hadice Ka-dının, I.Abdülhamit'in IV.Kadın Efendisi olması ih-timali vardır.
41
Aynı yerde, Hadice Kadının sağında gömülü, Ebû-bekir Efendinin yeğeni, Kaadı İbrâhim Şefik E-fendi'nin mezar taşı:
HÜVELBAKİ
Sâbıkaa Havasa-ı Rafia Kaadısı hıyâbân-ı Huld-i berin ve âşiyân-sâz-ı tak-ı ılliyyûn olan merhum raağfiret-nişân aleyhür-rahme v-el gufran Sâhib-i ayar yeğeni elhâc İbrahim Şefik Efendinin rûhîçün ve kâffe-i ehl-i îmân ervâhîçün elfâtiha 1244 (1829)
Not: Bu zât,yukarda adı geçen Hâcce (Hacı) Hadi-ce Kadının Oğludur. Eyübsultan Kadılığı yaptığı anlaşılmaktadır. 'Havass-ı Rafîa Kadılığı', Eyüb-sultan Kadıları için kullanılan bir özel târih deyimidir.
Nail Memik
EBÛBEKİR EFENDİNİN ERKEK ÇOCUĞU VE BU YÖNDEN SÜLALESİ
1-Merhûn Ebûbekir Efendinin Erkek oğlu kimdir? bilmiyoruz.
2-Bu bilmediğimiz oğlunun, oğlu, yâni Ebûbekir Efendinin Torunu SANDALCI diye anılan MEHMET E-FENDİ'dir. Otoriter bir zât imiş. Sandalcı lâkaba, nedeniyle halk arasında bu aileye SANDALCIGİL der-ler. Bununla birlikte, resmi kayıtlar, bu sülâle ko-luna da MEMİKOĞLU demektedir. Ki bu cihet ailemiz târihi yönünden şayanı dikkattir.
3-Sandalcı Mehmet Efendi'nin iki oğlu vardı; a)Bekir(Çavuş) 1866-13 Aralık 1919....Annesi ani-ne. Eşi Hanife. Hanife Hanım, Saraycık Köyündendir. Babaannem Şefika Hanım Merhumenin öz teyzesi idi. Bizler de "Saraycıklı Teyze" derdik. Bir başka tanımlama ile Saraycıklı Teyze (Hanife Hanım),Şefika annenin anası olan ve Dacudobası'n-da Ellibeş'le evli Fatma Büyükananın da öz karde-şi idi.D.1872 Ö.1921
Bekir Çavuş Merhum, II. Hamid devrinde, bâirâde-i Seniyye, İstanbul Adalar ve Küçükçekmece Başkomi-serliklerinde bulunmuş ve 1916 da emekli olmuştur.
43
Bekir Çavuş ve Hanife Hanımın çocukları: Oğlu, Per-tev. (Babamın arkadaşı imiş.) Çocuk yaşında vefat etmiş. Kızları, Feride ve Meliha hâlen hayattalar. Bir diğer kızı Hatice vefat etmiş. 1914 doğumlu imiş.
b)Mustafa. Köylüler arasında PAŞA diye anılırmış, Şehzade başında fırıncı imiş. Eşi, Zehra Hanım mer-hûme. Çocukları: Makbule ve Mediha, hayattalar.
Nail Memik
Not : Memikoğlu Mehmet'in Oğlu Mustafa'nın ha-nımı Zehra (Hacı İsmail kızı) ya, Akveren Köyün-deki evin yarı hissesini bedeliyle ve Tatsız'-daki bağın kendisine ait 8 de 6 hissesini ölünce-ye kadar bakmak şartıyle ferağ ve terk ettiğini, bu muamele için Dedemiz Mehmet Oğlu Emin Efendi-yi vekil intihap ettiğini beyân eden 9.Nisan 1919 (1335) târihli belge ailemize dâir hâtıra evrak arasında bulunmaktadır.
44
(?) Ebûbekir Efendi'nin Hanımı
Ebûbekir Efendi merhumun hanımının, yâni, Sanadalcıgil-ler'in ninesinin, başka bir deyimle, Sandalcı'nın Baba-annesi'nin adının (ESMA HANIM) olduğunu, bundan önceki sayfalarda yazılı araştırmaları yaptıktan hayli zaman sonra öğrendim. Şöyle ki:
Merhûmun dâmâdı Şâkir Ahmet Paşa'nın, Eyübsultanda, Bostan İskelesinde, Mihr-Şah Sultan türbesi bahçesinde, medfûn olduğunu okuduğum eserlerden öğrenmiştim.
5/Kasım-I975 Pazartesi günü sâat 15 şıralarında, hem bu mezarı aramak maksadiyle, hem de yanında daha başka akrabâlara rastlamak ümidiyle oraya gittim. Tanrıya çok şükür, Şakir Ahmet Paşanın kabrini kolayca buldum.(Taf-silâtı, Şakir Ahmet Paşa'ya âit kısımdadır.
Bununla yetinmiyerek, etraftaki kabir taşlarını oku-maya başladım. İşte bu sırada,Ebûbekir Efendi merhumun hanımının, yânî, Şâkir Ahmet Paşa'nın Kayınvalidesinin mezarını buldum. Adının (Esma Hanım)olduğunu da kabir taşından okuyarak anladım. Bu mezar, Şakir Ahmet Paşa' nınkine çok yakındır. Aralarında, yalnız, Küçük Hüseyin Paşa'nın kabri vardır.
(Esmâ Hanım)ın, güzel, muhteşem mezar kitabesinde şunla: yazılı:
HÜVELBÂKİ
Cennet mekân firdevs-i âşiyan sâbıkaa Mora Vâlisi Şâkir Ahmed Paşa merhûmum kayın val deleri merhume ve mağfûr-leh el-mühtâc ilâ rahmet-i Rabbihi el-gafûr Esma Hanımın Rûh-ı şerifleri içün rızâen lillahi Fatiha
(H.1235)(M.1819)
Esmâ Hanımın mezarınının hemen yanında, çok süslü ve zarif bir kabir daha var ki, tahminime göre, bu da, Es-mâ Hanımın ve Ebûbekir Efendinin kızı, Şakir Ahmed Pa-şanın hanımına aittir. Taşında yazı yoktur.
45
-ŞEYH SELAMI MUSTAFA EFENDİ DİVANI'NDAN-(EBÜBEKİR EFENDİ'NİN DAMADI 'ŞAKİR AHMED PAŞA)
HAKKINDA
Şâir ve faziletli bir zâtdır. Trabzonludur. il-miyye mesleğine dahil olmuş, Firdevsî Efendi'nin İmametinde bulunmuşdur. Darbhâne-i Amire Emini ve Nazırı (1213) olmuş, 1216 da azledilmiş, 1225 de Sadâret Kaymakamlığında sonraları da, Anadolu ve Mora Valiliklerinde bulunmuştur. 1234/1819 da alil olarak Gelibolu'da vefat etmiştir. Eyüb'de Mihri-şah Türbesi bahçesinde medfundur. Haki, müdebbir, muktedir bir zât idi. Bâbıâyî binasındaki Târihi: Öteki sayfalardadır.
ŞAKİR AHMED PAŞA'NIN KIZI 'FATMA MEVHİBE HA-NIM' ın vefatına, Zîver Paşa'nın Târihi : "Yazdı bir âh edüb fevtine Zîver Târih" (Fatma Hânıma Cây oldı Haremgâh-ı Cinân)
Ta'miye: (1274+1) (1275) (M.1858)
Şakir Ahmet Paşa'nın kabrinin ötesinde 'Küçük Hüseyin Paşa'nın mezarı, onun da ilerisinde, Kayın-validesi(Esma Hanım)ın medfeni vardır ki, Ebûbe-kir Efendinin hanımı olması nedeniyle o kısımda bahis konusu edilmiştir.
46
Esmâ Hanımın mezarının da ilerisinde gördü-ğümüz çok süslü bir kabrin, Ebûbekir Efendi'nin kı-zı, yâni, Şakir Ahmet Ahmet Paşa'nın Hanımına ait olduğunu sanıyoruz. Taşında yazı yok. Bu nedenle adını bilemiyoruz.
-EBÛBEKİR EFENDİ'NİN DAMADI 'ŞAKİR AHMET PAŞA'
KUŞAĞI
1- Şakir Ahmet Paşanın oğlu, Müderris Atıf Bey'-
dir. Yâni, Ebûbekir Efendi Merhumun kız tarafın-
dan torunudur. Hayatı hakkında başka bilgiye,
şimdilik rastlamadım.
2- Atıf Beyin oğlu, SERMET AHMET PAŞA'dır.
Sicill-i Osmâni yâhud Tezkire-i Meşâhir-i Os-
mâniye adlı eserin C.3,S.10 unda Sermet Ahmet
Paşa için şöyle yazılmıştır:
Şakir Ahmet Paşanın mahdûmu Müderrisinden
Atıf Bey'in oğludur. Kapucubaşı, Istabl Pâyesi
ve (1265)(1849) Muharreminde, Mîr-i Mîrân ve
sonra Rumeli Beğlerbeyi pâyesi ve Meclis-i
Muhâsebe Azâsı oldu. 1865 (1281) Cemâziyülâ-
hirinin yirmi birinde fevt oldu.
Sermed Efendinin oğlu Rıza'nın denizde boğul-
ması 1244................
Nail Memik
47
DARBHANE NAZIRI MERHUM EBÛBEKİR EFENDİ'nin DAMADI "ŞAKİR AHMET PAŞA" ya DAİR BİLGİLER
Trabzon'ludur. İstanbul'a gelip Firdevsi Efendiye İmam oldu. Ba'de Enderûn-ı Hümâyuna girüp Dülbend Ağası olmuş ve ba'del hurûç Hocalık verilüp 1798 (1213) de Darbhâne Emini olarak 1801 (1216) da az-ledilmiştir.
Azledildikten sonra, yerine, Kayınpederi Ebûbekir Efendinin Darbhâne Emîni nasbedildiğini Ahmed Cev-det Paşa,Târih-i Cevdet'inde cilt 8 saife 165,baş-ka bir baskıda cilt 7-8 saife 216 da şöyle anlatır:
'Ebûbekir Efendi... 1801 (1216) târihinde damadı
Ahmet Şakir Efendi'nin azlinde Darbhâne Emânetiyle kâm-kâr oldu.'
1807 (1222) de Akdeniz Menzil Emini olup, 1808 de yine Darbhâne Emini oldu.
1810,(1225) Recebinin on birinde bârütbe-i Vezâ-ret Sadâret Kaymakamı oldu.
1811 (1226) da münfasıl ve 1814,(1229) Muharre-minin dördünde Anadolu Valisi ve ba'de Mora Valisi
oldu.
1818 (1233) Rebiulâhirinde alıl olmağla Gelibo-lu'da ve sonra Derseâdette mukîm oldu.
48
1819 (1234) de vefat eylemiş, Eyübde Mihr-Şah Vâlde Sultan türbesi bağçesine defn olunmuştur. Alim, müdebbir'muktedir ve şâirdir. Mahdumu 'Müderris Mehmet Atıf' Bey olup anın da mahdûmu 'Sermed Paşa' dır.
NOT:
Yakarıdaki'bu bilgileri edindiğim kaynaklar:
1-'Sicill-i Osmânî Tezkire-i Meşâhir-i Osmaniye'
Meclis-i Kebfr-i Maârif âzasından Mehmet Süreyya cilt 1 saife 183 Üsküdar, Hacı Selim Ağa Kütüpha-nesi,Hüdâyî 1120
2-'Târih-i Cevdet' cilt 6 saife 316, cilt 9 saife 218
3-'0smanlı Müellifleri' Bursa'lı Mehmet Tâhir. Cilt 2 saife 265.
4-'Şeyh Selâmi Mustafa Efendi Divânı'
5-'Kütahya Şehri'
İ. Hami Dânişmend. Kütahya/Anadolu Valisi iken Hü-kümet konağına bir oda ilave etmiştir.
6-'İstanbul Çeşmeleri' saife 212.İbrahim Hilmi Ta-nışık'ın bu eserinde; Şakir Ahmet Paşa'nın, Eyüb'-de, Silâhdarağa Semtinde, Silâhdar Seyyid Abdullah Ağa'nın yaptırdığı Çeşmede târih beytine rastlı-yoruz. Târih 1791 Hicri 1206.
49
ŞAKİR AHMET PAŞA HAKKINDA DÎĞER BİR
BELGE
İsmail Hakkı Uzunçarşı linin (Kütahya Şehri) adlı eserinden:
"...1810 Ağustosunda Sadâret Kaymakamı ve ilâveten Anadolu Valisi olub 1812 senesinde infikâk etti. Şa-kir Paşa, Gelibolu'da ikaamete me'mûr iken 1813 Kâ-nunuevvelinin sonlarında.(1229-Muharrem)ikinci def'a Vâlî olub 1814 de Mora Valiliğine nakl etti. Kütahya Hükümet Konağına bir oda ilâve ettirmişti. Alim ve şâir idi."
Not:Yukardanberi bahis konusu ettiğimiz târihi bel-gelere dayanarak ve güvenerek Şakir Ahmet Paşa merhumun kabrini aramaya karar verdim. Bulabilir-sem, bu kabir civarında, ailemizin başka kişile-rinin mezarlarını, dolayısiyle adlarını da bulmam muhtemeldi.
3/Kasım/1975 Pazartesi günü saat 15:00 sıraların-da Eyübsultan'a gittim. Bostan İskelesinde Mihr-i
şah Sultan türbesi bahçesinde, kapıdan girince hemen sol tarafta merhumun kabrini buldum. Alem-dar Mustafa Paşanınkine benziyen sivri bir kavu-ğu var. Süslü, mermerlerden yapılmış bir heybetli mezar. Esas kitabesinde şöyle yazılı:
Hüvelbâkî
Cennetmekân merhum ve mağfurelmühtac ilâ rahmet-i Rabbihî el-gafûr sâbıkaa Mora Valisi Ahmet Şakir Paşanın
Ruhîçün el-Fâtiha (1234)(M.1818)
Mezar taşının yan tarafında da bir târih manzume-si var. Bu silinmiş, dökülmüş mısra'ların maalesef bir kısmını okuyabildim:
"Vâli-i mülk-i kemâl Ahmet Şakir Paşa" Zâtı olmuş idi' mecimua-i ilm"
Dâima eyler idi celb-i kulub-i fukara Hayfâ kim oldu....âb içre defn
50
"Ahmed... himaye kılub cennette"
"Şakir-ün-na'm dîdâr-ı aziz edellüdâ"
"İntikaalin güşşedüb söyledi Hâmid tarih"
"....... mansıb...ola bu Şâkir Pâşa" (H.1254)
Bu Kitabelerin Eski -Haflerle metinleri-
51
EMİN BABA
(Büyükbabam.Efendi Baba.Babam Mustafa'nın babası.)
Babası: Osmanbeyoğlu Mehmed (Memik) Annesi: Toruçgilden (Hacı Ömer Oğullarından) Molla Ahmed kızı AYŞE. (Vef. 1332) Doğumu: 1296 (1880) Vefatı: (?)
Nail Memik
Ş E F İ K A A N N E M İ Z
(Babaannem.Kocaanam.Babam Mustafa'nın annesi
Babası: Ellibeş Doğum Yeri: Davudobası köyü Doğumu: 1297 (1881) Vefatı: 30.Ağustos.1950
Nail Memik
BABAM
MUSTAFA MEMİK
Babası: Emin
Annesi: Şefika (Davudobası köyünden, Ellibeş'in
kızı)
Doğum yeri: Safranbolu - Akveren köyü Doğumu: Rumî 1314 Hicri 1315 Milâdî 1898 Vefatı: 29.Eylül.1972 Cuma. (1388)
Safranbolu'da oğlu Nihat evinde. Toprağa verilişi: 30.9.1972 Cumartesi, Öğle na-mazını müteakip Akveren Köyü Aile kabristanına. (Yukarı Mezarlık ortasından kuzey-güney isti-kametinde inen yaya yolun solunda, Ayşe Hala'-nin kabrinin ayak ucunda.) Mevlûdu: 19.11.1972 Akveren Köyü, öğleden sonra.
NOT: Beyin kanamasından ve on günlük yarı felç-li yattıktan sonra vefat etti.
( Nail Memik)
AYŞE ANNEM
Hacıömergilden.
Babası: Koç Mehmet
Anası: Hanife
Doğumu: 1893 (tahminen)
Vefatı: 11.Nisan.1941 Safranbolu'da.
Yine aynı yerde Safranbolu'da gömülü,
Nail Memik
ZEHRA MEMİK ANNE
Babası: Ali Annesi: Ayşe
Doğumu: 1895, Rûmî 1311, Hicrî 1312 Gerçek Doğumu 1894,Rûmi 1310, Hicrî 1311 Doğum Yeri: Safranbolu-Akveren köyü Vefatı: İstanbul-Çenbenlitaş-Muharrem Memik evi.10.Mart.1973 Cumartesi.Rûmî 1389 Toprağa verilişi: 11.Mart.1973 Pazar.İstanbul Beyazıt Camii Öğle namazını müteakip. Gömüldüğü Yer: Edimekapı Şehitliği, Ali Memik
parseli NOT: Genel zafiyetten onbeşgün kadar yattıktan
sonra vefat etti.
(Nail Memik)
56
GARİB AĞA
(Mehmet Ağa)
Çay'da, o gün sıkıntılı bir hava vardı.. Kavurucu bir ikindi sıcağı kimseye nefes aldır-mıyor, ulu ceviz ağaçlarının tepelerinde yaprak kımıldamıyordu. Bostanlarda yerbozan, koza kesen, fasulya toplıyan köylüler sık sık ark kenarına koşuyorlar, ellerini, yüzlerini yıkayorlar, serin-lemeye çalışıyorlardı.
Bu sıcağa rağmen, koza demetleri, kabak küfele-ri, fasulye çuvalları yüklü bir kağnı, köye doğru yola çıkmıştı; Kısık yankılar yapan sesi uzaya uzaya (Ömer Çavuş) un bağ köşesini dönüyordu. Ak poğlu kadın kümelerinden, Çatal Sakızlaa'yı geçip, Abdulla Doruğu'na yaklaşanlar vardı. Çarık-ları tozlara bulanmış birkaç yabancı yolcu, yan-larında merkepleriyle kiremit ocaklarından geli-yorlar, (Koca Çavuş) un yol kenarındaki bağ duva-rı gölgesinde mola veriyorlar, dinleniyorlardı. Yukarılarda Davudoba'sı köyünün ahşap minaresi-nin teneke kaplamalı külahı, sıcaktan eriyormuş gibi parlıyordu.
57
Bu durgunluk, bu boğucu hava böyle sürüp gi-derken Sinekli Kaya tarafından birdenbire müt-hiş bir patlama sesi yükseldi. Vadinin sessizliği bir anda dağıldı. Çayboyu'nun kuytuluklarında, Karacaali yamaçlarında, Çerçen altlarında, Eşekçi Dereleri'nde yankılar yapan, homurdanan, paytak-laşan ve sonra sönen bu ses, herkeste bir merak uyandırmıştı. Kara Osman'ın, Çekiç'in yerleri al-tında çayda yıkanan çocuklar süratle giyindiler. Değirmenci Şekerciği'in (Kör Osman), o herzaman-ki telâşlı, farfaracı haliyle işini bırakıp Değ-menbaşı'na koştu ve her zamanki gibi ilk haberi yine o aldı:
Osmanbeyoğlu Garib Ağa'nın (Mehmet Ağa), Çay'-da balık tutarken sağ kolu uçmuştu....
Olay sırasında yanında bulunanların sonradan anlattıklarına göre, Mehmet Ağa, bu felâket kar-şısında kılını bile kıpırdatmamış. Bir telâş, bir acılı hâl, bir heyecan göstermemiş. Kolun, kalan kısmına tütün bastırmış. Sonra, Ömer Seyfettin merhumun Diyet hikâyesindeki Koca Ali gibi ce-ketinin kolsuz kalan kısmını düğüm yaptırmış. Koca At'a atlamış ve köye dönmüş.
58
Bölgede yıllarca ün salmış, şanı şerefi ya-yılmış cesur ve mert Garib Ağamdan zâten bu beklenirdi. Onun bu korkusuz tabiatıdır ki, tek kolla kaldıktan sonra dahi nâmını eskisi gibi, hatta eskisinden daha efsaneleşmiş olarak de-vam ettirdi.
Garib Mehmet Ağa'nın aslında gariblikle hiç bir ilgisi yoktu. Bu sıfat, Ona, babası Garib İs-mail Ağa'dan kalmıştı.
Memik oğlu Osman bey, 40 yaşlarında iken, 1835 yılında İstanbul'da vefat edince geride 3 küçük çocuk bırakmıştı. Bunlar:7 yaşındaki Salih,(Sonradan Eczacı lâkabiyle anılmış),5 ya-şındaki Mehmet (Sonradan Memik diye dedesinin adıyla anılmış) ve 3 yaşındaki İsmail'dir. İşte bu en küçük kardeş İsmail'e yetimliğinden ve en çok bakıma muhtaç kalışından ötürü, Garib lâkabını takıvermişler. İsmail, garip kalmış ve öyle büyümüş ama, sonradan, köyde söz sahibi bir ağa olmuş. "Mundarlar..." diye bir bağırdığı zaman kimse yanına yaklaşamazmış.
59
Mehmet Ağa'nın garipliği, işte böylece, baba-dan gelen bir yakıştırma unvandan ibarettir. Nitekim, Memikoğulları ailesinin bu koluna, hâ-lâ daha "Garibağagil" denir.
Rahmetli babam, Garib Ağa Amcamızın bu biyografisini bitirememiş. Ancak, notları arasında bulduğum, sonradan yazmayı tasarladığı GARİB AĞA Amucamızın özellikleri ile ilgili bazı satır başla-rını sizlere olduğu gibi aktarıyorum:
-Kadıbükü dönüşü baskın, Kocaatın hissetmesi -Köylerden, kaldırımları şakırdatarak geçişi -Evlerinin eşkıyaca yakılışı -Kendi köyü Akveren'i çok sevmesi -Ağalığı, davulculara bahşiş vesair masraf-ları hiç kimseye verdirmemesi -Oğlu İsmail'in düğünü -Kefil oluşu
-Eğri Ahmed'in köye gelişi ve zarar yapma-yışı -Son günleri
Rahmetle aniyoruz.
Pertev Memik
61
Çocukluğunun bu sevgili, bu muhterem,bu ol-gun Büyük Ana'sını, bu örnek Türk kadınını uzun yılların ardından hayâl ederken, gözümün önün-den bütün özelliklerini, daha dün ayrılmış gibi canlandırabiliyorum:
O'nun, dal gibi, fidan gibi uzun bir boyu var-dı. Çok temiz, çok tirendaz giyinirdi.........
Nail Memik
Rahmetli babam, ailemizin Büyük Anasını anlatan bizlere geçmişin ışığını tuta-cak bu portreyi de maalesef bitirememiş Her ikisine de Allah Rahmet eyliye...
Pertev Memik
62
AİLEMİZE AİT NOTLAR
Kethüda Oğlu Hasan Efendi ile Fadime Halanın evlenme izinnamesi 4-Ocak-1920 Tarihlidir. Hasan Eniştenin vekili Küçük Mehmet oğlu Mehmed Efendi-dir. (Çekiç Mehmet Efendi) Şahitler : Mehmet Bey oğlu Tâhir Efendi
Alemdar oğlu Lütfi Efendi (Hoca) Mühr-i Müeccel:1201 Mühr-i Muaccel:6000 kuruş.
Dedem Mehmed (Memik) oğlu Emin Efendiye ait askerlik cüzdanında, babası Mehmed'in (Memik) in malûl olduğu ve vefatından dolayı da 1317 yılın-da (1901) askerliğinin Sene-i âtiye ve kısm-ı sa-niye tecil edildiği yazılıdır. Doğumu 1296 (1880) dir.
Emin Dedemiz aşar mültezimliği de yapmıştır, Çerçen Köyünün.
1332 (1916) yılında, Ninemiz Molla Ahmed Kızı, Memik Dedenin hanımı, Emin Dedenin annesi Ayşe,
63
kendisine ölünceye kadar bakmak kaydıyla, Aşağı Bağdaki hissesini, 25 aded beşlik altununu, geli-ni Ellibeş kızı Şefika'ya veren bir belge tanzim ettirmiştir. Bu belge aile hâtıraları evrakı ara-sındadır. Ayşe Nine aynı yıl vefat etmiştir.
64
-AİLEMİZİ İLGİLENDİREN ÇEŞİTLİ KISA NOTLAR-
Mehmed Dedemizin (1. Memik), Salih ve İsmail amucalarımızın babası olan OSMAN BEY, köyümüzde Şişman Hüseyin'in damadıdır. Yâni, yukarıda adları geçen kardeşlerin annesi, Şişman Hüseyin Efendi'-nin kızıdır.
Bu hanım, dedemiz Osman Bey genç yaşta vefat edince, Kadıbükü köyünden Tûci ile evlenmiştir.
Osman Bey dedemizin kabri, İstanbul'da, Şişhane yokuşunun sol tarafında, eskiden mevcûdolan ve şim-di park hâline getirilmiş Meyyit Mezarlığında imiş. Mezarlık park yapılırken, kabir taşları bir çukura doldurulmuş. Hattâ Evliya Çelebi'nin mezarı da ay-nı akıbete agramiş. Osman Bey, Kastamonu'da, Vali Dede Paşa'nın Yaverliğini yapmıştır.
Osman Bey dedemizin bir kız kardeşi, yâni, bir büyük halamız varmış. Bu halamız, Yörük Köyü'ndeki Cebecigil'e gelin gitmiş. Osman Bey dedemiz genç yaşda vefat edince, çok küçük yaşlarda yetim ka-
65
lan ve anneleri de Kadıbükü'nde Tûci ile evlenen, Memik 1 dedemiz ile, kardeşleri Salih ve İsmail amucalara bu halaları bakmış.
Köyümüzde, Kayadibinde, şimdiki Hacı-Hâfız Tâ-hirgil'e eskiden Tuzcugil'ler-Topçuoğulları der-lerdi. İşte bu aileden merhum Emin Çavuş, rahmetli babama (Emmizâde) dermiş. Şimdiki evimizin dış ka-pısı önündeki bir ceviz ağacının meyveleri de or-taklaşa toplanırmış. Bu ilişkiler, aydınlatamadığı-mız akrabalıktı ifâde etmektedir.
Köylümüz merhum AŞKI MUSTAFA AĞA, Osman Memik Ağabeyce : "Sizin sülâleye Gerizoo gil-Yolasığ-mazoogil derler" diye şaka yollu ve biraz da kü-çültücü anlamda takılırmış. Benim kuşağım, sülâle-mize dâir böyle bir bilgiye sahip değil. Ancak, Osman Bey dedemizin oğlu, yâni, 1.Memik dedemizin kardeşi Eczacı diye anılan Salih Efendi ölüm dö-şeğinde, kendisini ziyarete gelenlere :"Bize Geri-zoogil derler, biz Azrâil'e kolay kolay can verme-yiz" demiş. Bunu, Behçet Enişteden dinledim. Aşkı Mustafa Ağanın sözleri böylece doğrulanıyor.
Nail Memik
66
KÖYÜMÜZDE ESKİ AİLE ADLARI
-Rahmetli babamdan naklen yazıldı
1- MANGAL OĞULLARI :
Kiraz Oğullarından Karadağlı gilin evi civa-rında haneleri varmış. Sönmüş bir aile.
2- GÜMRÜKÇÜ OĞULLARI :
•Hayta gil
•Hayama gil
•Nane gil (Alime merhumenin ailesi) •Fındık gil (Molla Emin gil) •Gök Sâre gil (Merhum Ekmekçi Ali Efendinin İç güveysi olduğu aile)
3- ABDURRAHMANBEY OĞULLARI :
•Hacı Emin gil
•Ahmedağa gil
Bu sülâleden, Kızıl Bayrakdar denen zâlim bir bey varmış. Çay'a, ya da başka yerlere gidenleri kapısı önünüden geçirmezmiş. Şimdiki Hoca ve Ha-cı Mustafa Efendinin evinin önünden sağ ileri-ye ayrılan ve artık şosa olan (Eski Sokak) iş-te bu nedenle açılmış.
67
4- ALEMDAR OĞULLARI :
•Kethüda Oğulları Lütfi Hoca Merhumun ai-lesi)
•İmam gil (devam etmiyor) •Ateş Ağa gil (Her ikisi de) •Kavas gil (Aşağıki Koca Çavuş gil) •Aşkı gil
5- ŞİŞMAN HÜSEYİN OĞULLARI :
•Aşağı Halil Çavuş gil
•Cımıstan (Cin Mıstan) gil (Cağfer Çavuş gil) •Aşağı Yüzbaşı gil (Yukarki Halil Çavuş gil) •Yukarı Yüzbaşı gil •Safran Oğulları (Sönmüş bir aile)
6- KÜÇÜK MEHMET OĞULLARI :
•Hasan Efendi gil
•Çekiç gil
•Öksüz Mehmet gil (Ebekız gil)
7- MEHMED BEY OĞULLARI :
•İhsan Ağa (Eysan Ağa) gil
•Şevket gil
•Yusuf Ağa gil (Çallı gil) •Hafız Osman gil
68
8- SEBAB OĞULLARI :
•Osman Efendi gil (Mehmet Emin Gencer merhum-lar)
9- ZOROGLU GİL :
•Zoroğlu gil
•Sağır Ramazan ğil
10- HACI OSMAN OĞULLARI :
•Çoban Oğlu gil (Ya da Çapanoğlu gil) •Ağa Hüseyin gil (Bayram Çavuşun ailesi)
11- HACI ÖMER OĞULLARI :
•Toruç gil
•Ömer Dayı gil (Badıkız gil)
•Kâtip gil (Çekiç Osman'ın içgüveysi olduğu ev) Çekiçgil'in şimdiki ev yerinde evleri varmış,
12- KİRAZ OĞULLARI :
•Börek gil
•Hacı Mustafa merhum gil (Karadağlı gil) •Fettah gil (Kalaycı Ali merhum gil)
13- ALİ BEY OĞULLARI :
•Aşık Ömer gil
69
14- BULGUR OĞULLARI :
•Makineci gil (Hacı Ahmet gil)
•Aşağı Gürüz gil
15- KARA BEKİR OĞULLARI ;
•Abduş gil (Sarı kız gil) (abdullah)
16- KÖŞELİ OĞULLARI : (KEŞLİOĞLU)
•Muştu gil (Adalı Mehmet Efendi merhum gil) •Çıfıt gil (Koca Hakkı)
17- EMİR OSMAN OĞULLARI :
•Mıcık gil
•Çilâgil
•Hafız Salih gil (Pitik kız gil-Sıçalılı gil)
18- HATİB OĞULLARI ;
•Büzbüz Ağa gil
•Kâhya gil (Çimenezmez gil)
19- MEMlK OĞULLARI :
•Memik gil
•Eczâcı gil
•Garib Ağa gil
70
20- KOCAVELİ OĞULLARI :
•Akça gil
•Balcı gil
•Deleri (Deli Ali) gil
21- EMÎROĞLU GİL :
•ûniroo gil (Belki de Eymir Oğlu gil)
22- ALİ BEY OĞLU GİL :
•Kora (Kör Ağa) gil (Kör Süleyman Ağa Merhum)
23- AYDINLI OĞULLARI : (ÇAKIR ALİ GİL)
•Yukarı Gürüz gil (Yabancı Hasan gil)
24- MOLLA OSMAN OĞULLARI :
•Yukarı Molla Osman gil (Hacı Şerafettin gil) •Aşağı Molla Osman gil (Hafız Ali Rıza merhum gil)
25- TOPÇU OĞULLARI : (LAZOĞULLARI)
•Tuzcu gil (Emin Çavuş gil-H. Tâhir gil)
26- MALAK OĞULLARI :
•Malakoogil (Moloogil)
27- AYRANCI OĞULLARI :
•Kayadibinde Hâlid gil (Kirpelili gil)
71
28- KURT OĞULLARI :
•Hafız Hasan ve Molla Ahmet merhum gil
29- KÖLE OĞULLARI :
•Köloonun Osman gil
30- KAVLAK OĞULLARI :
•Kavlak Hüseyin gil
31- ÇARKÇI OĞULLARI :
•Ali Bey gil (Kalaycı Ali gil) •Kara Osman gil (Koca şükrü gil)
32- NİZAM AHMET OĞULLARI :
•Ebehu gil
•Eskici gil (Eskici Mustafa) •Kabakız gil
33- KAPICI OĞULLARI :
•Hacı Hafız gil (Hamide Hoca Merhumu gil)
•Kara Emin gil
•Şekerci gil (Değirmenci Kör Osman merhum gil)
34- GEDİK OĞULLARI :
•Hüsnü gil (Bu eve içgüveyi olan Zorft gil) •Rızâ gil (Topal Irzâ merhum)
72
35- DEMİRCİ OĞULLARI :
•Çakırağa gil
36- CORTOĞULLARI :
•Camkız gil olduğu söyleniyor. Şimdi sönmüş bir aile. Vaktiyle, bu lâğabı taşıyan eski bir mezar taşı bulduğumuzu hatırlıyorum.
37- DELİ YAKUB GİL :
•Şimdiki Hacı Ahmet (Makineci) gil'in evinin yerinde bir aile imiş. Cami önündeki çeşmeye 1288 (M.1872) yılında su getirilirken, bağından su yo-lu geçirmiyen Zoroğlu'nu, duvardan aşağı atıp su-yun geçmesini sağlıyan bu (Deli Yâkub) dur. Son-radan, bu aile, Gürüz gil ile karışmış ve ortadan kalkmıştır.
Ölenlere Rahmet,Hayatta olanlara afiyet....
1975 Nail Memik
EK BİLGİLER :
Kimlerden olduğu tesbit edilemiyen iki isim-1-Hüseyin Usta 2-Râşid
73
Bu iki isim,1297 (1881) tarihli bir Defter-i Hâkâni senedindeki tarlanın komşularıdır.
Keza,(Odabaşı), (Hacı Mehmed),(Topçu Mehmed) 1323 (1907) tarihli bir satış senedinde sözü e-dilen tarlanın hudud komşuları.
Keza, İstanbul "Şehzademde Acem oğlunda Börek-çi Mustafa Usta" ibaresi, simitçi, ekmekçi, börek-çi, kurabiyeci ve kadayifçi esnafına ait cemiye-tin (80) numaralı kayıt cüzdanında yazılıdır. Paşa Sandalcının oğlu Mustafa'ya aittir.
Keza, Kara Mehmed ?
Keza, Karabasandın zevcesi ?
Keza, Karabasandın kerimesi ?
Keza, Kara Yastık ?
Keza, Kara Kethüda ?
Keza, Kara Kâmil ?
KÖYÜMÜZDEKİ "ÇEŞMELER ve KİTABELERİ"
-KÖYÜMÜZDEKİ ÇEŞMELERİN KİTABELERİ-
(CAMİÖNÜ ÇEŞMESİ)
Yek nazar kıldı gönülden şu cihanın halkına
hep gelenler gitmişler cihandan Ruh-ı asl'ın mülkin
Bir zaman istedik bu çeşmenin inşâsına Hak nasibeyledi ergürdü hamdolsun muradımıza
Nûşedenler yâdeylesün âbâd ecdadlarımıza Kak nasîbeyledi hitâmına bu ednâ kullarına
-1288-
(1872)
Not:bu çeşmenin suyu Kaya'dan getirilirken, bizim, Zoronunbağı'nın o zamanki sahibi(Zoroo), kendi topraklarından, yânîsözü geçen bağdan su yolu geçir-mek istememiş, manîolmuş, köylüyü bağından çıkarmış i Zoroo'dan daha aksi bir adam olan(Cıfıt), nasıl eline sopayı aldıysa. Zoroonun üstüne yürümüş, bağdan sürüp çıkarmış. Su yolu bizim bağdan ancak böyle geçirile-bilmiş,(Behçet Çekiç Enişte'den naklen)
(1975) (NAİL MEMİK)
76
HACI HALİL AĞA
Köyümüzde, Câmi-Camiönü çeşmesi ve Şadırvan ile- belki de Eski Mektebi yaptıran ve Vakf eden zât Hacı Halil Ağa (Elhâc Halil Ağa) dır. O'na dair derlediğim bilgiler aşağıdadır.
Vefatı 1851 dir. Bursalıdır. Sadrazam Gazi Ah-met Muhtar Paşa'nın babasıdır. Oğul Gazi Ahmet Muhtar Paşa 1839 da doğduğuna göre, Hacı Halil Ağa da 19. Y.Y. başlarında, 1800 lerde doğmuştur. Ailesi ipek kumaş imâl ve ticareti ile meşguldü. Hacı Halil Ağa'nın babası da Hacı îbrahim Ağa' dır. Oğlu Gazi Ahmet Muhtar Paşa 12 yaşında iken Hacı Halil Ağa vefat etmiş. Ahmet Muhtar Paşa'ya dedesi Hacı İbrahim Ağa Vasi olmuştur.
Diğer bir Elhâc Halil Ağa : Üsküdar-Toygar-Çınar yokuşunda (1776) (H.1190) da yapılan çeş-menin banisi. Bu çeşme (Çaşngir ustası Nazenin Kalfa ) tarafından 1844 de tamir ettirildi.
Tamir tarihini (Nazif) yazmakta:
77
"Söyledi tamirine Nazif târihini"
(Kıldı Câri Nazenin Usta bu ayn-ı Zemzemi)
(1260) (M.1844) Kaynaklar:1-Mir'at-ı İstanbul 2-İstanbul Çeşmeleri
Yeniçeri Ağası (Vasilâki) denmekte, meşhur Halil Ağa : Buğdan Voyvadalığına atanmak arzu-sundadır. Fakat Kastamonu sancak Beğliğine tâyin olunur. Kendisi sevilmeyen biridir. Onun bu anzu-su yerine gelmedi diye sevinirler. Ve şu dörtlüğü yazarlar:
"Muradı Kem idi olmadı hâsıl Bekin basmış gibi gömüldü Vâsıl Muradın vermedi gitdi ne hâsıl S....e sıçdı mâzûl oldu Vâsıl" Olaya düşürülen Târih:
"Aceb Târih ederdin Pâdişâhım" (Kesdin başın Ayağın 'Ağa' nın)
Kadı Hacı Halil Ağa: Vefatı 1750.(Rahmi'nin
divanındaki târihtir)
Sal-i Târih-i vefatın Hatif dedi (Cây ede Mülk-î Cinânı yâ Rab El-Huce Halil)
(1164) (1750)
78
2- (ORTAPINAR)
Kitabesi yoktur. Şimdi, erkek tarafından nesli tükenmiş olan(İMAM-)ın parasiyle, (İhsan Ağa-Eysena)nın. yaptırdığı İçpınar havuzu içün çeşmenin sağ tarafına konan kitabe taşındaki yazı:
Mâşâ' Allah 1321 Mart (1905)
(Kasımlarda Ebûbekir Efendi Çeşmesi)
Sahib-ül-Hayrât ve-1-hasenât abd-ül-gaffâr Sâhib-ül-ayar Ebûbekir Efendi bin Ali innallâhe bikeremet-il-hafîve-l-celî Sene ehadi ma'tiye ve elif Indallaah
-1221-(1806)
79
3- (YUKARIKÖY ÇEŞMESİNİN,- DARBHANE NAZIRI) (EBÛBEKİR EFENDİ TARAFINDAN YAPTIRI-) LAN. BİRİNCİ TAMİRİNE DAİR KİTABE
Ebûbekir Efendi Sâhib-ül-ayar Talebkâr -I eltâf-ı biruzdegâr
Penâ bulmuş iken bu çeşme temam
Yeniden bina kılındı etdi imâr
Sene fî -1205-(1790)
(YÜKARIKÖY ÇEŞMESÎNİN, KÖYÜMÜZ HALKI TARAFINDAN) YAPILAN İKİNCİ TAMİRİNE DAİR KİTABEDEKİ MISRALAR
Pek hoş oldu bu çeşme Mevlânın ihsanı Sebebolan canların konula seyrânına
Sağ olsun dünyâda bekleş olanlar
Evliye âhir inayet Server-i Enbiyâ şefaatine
-1282-
(1866)
80
AKVEREN KÖYÜNDE CAMİÖNÜ ÇEŞMESİNE AİT BİR BELGE
"Şehr-i Zağfranborlu kurasından (Akviran) kariyyesinde vâkî (sâhib-ül-hayr elhâc Halil A-ğa) câmi-i şerif ve şadırvan ve çeşmesinin mü-tevellisi bulunduğum cihetle çeşme hazînesinin ayağı (ı) kariyyemiz ahâlisinden (Kethüda Oğlu Emin Ağa bin Mustafâ Ağa)nın bahçesine çuh bâle etmek içün izin verilmiş olmağla tarafımızdan ve taraf-ı ahardan bir kimesne müdâhale olunma-ya vesselam." 25-fi-90 (M.1874-1875)
El-mütevellî
Hatiboğlu Ahmed Efendi (Mühürdeki târih 1285)
Vekil-i Mahsûs-ı Evkaf Hüda Abdühû Mehmet
Şühûdât
Akveren Kariyyesinden;
Kavlak Oğlu Emin Usta, Şebab Oğlu Osman Efendi, Hacı Osman Oğlu Hüseyin, Çoban Oğlu İbrahim, Hacı Ömer Oğlu Hacı Ömer, Gulâm Oğlu İsmail, Kavlak Oğlu Mustafa Usta.
81
(1)- Bizim,"hazinesinin"diye yazdığımız ke-lime, esas metinde "hanîfesinin" ya da "hanîka-sının" gibi okunmaktadır. Fakat sözlükte karşı-lığını bulamadım.
(2)- Bu kıymetli belgenin eski harflerle yazılı aslı sayın Hacı Mahmut Ateş'dedir.
(3)- Yine bu belgeden. Köyümüz câmiinin bâ-nîsinin (Hacı Halil Ağa) diye anılan bir hayır-sever olduğu anlaşılıyor. Bu mübarek zât hak-kında başka bilgi yok.
(Nail Memik)
82
KÖYÜMÜZDEN
YETİŞMİŞ NAMLI PEHLİVAHLAR
83
1- KARA BALTA :
Hayta Gil'in ceddi, "Gümrükçü Oğulları"ndanmış.
2- KÜRT ALİ :
Vefatı 1902 yılındadır...Aşkıgil'in ceddi o-lup "Alemdar Ogulları"ndan imiş. Kadıbükü köyün-den İmamoğlu'nun hizmetkârı bir arab, o yıllarda, Akverenlililere dehşet ve korku salıyor, Çay'da rahat, huzur bırakmıyormuş. Kürt Ali Pehlivan, bu durumu askerden dönünce öğrenmiş. Birgün Çay'da arab'ı sıkıştırmış. Kazık gibi, kuma saplamış. A-rab, bu dersten sonra bölgeyi terkedip kaçmış. Şerrinden böyle kurtulunmuş.
3- AK HÜSEYİN ;
1870 yıllarında güreşiyormuş. Köyümüzde, Mer-hum Abduş'un ceddi "Karabekir Oğullarından'mış. İstanbul'da, Şengül Yokuşundaki Fırında çalışır-ken güreşe başlamış. Köyde çobanlık yaparmış. Bir Çarşamba günü, civardaki köylerden birinde davul-lu düğün varmış. Fakat, Ak Hüseyin Pehlivan, dava-rı bırakıp da bu düğüne güreşmek için gidememiş. Kırlarda böyle üzgün dolaşırken Hızır Aleyhisse-lâm'a ras gelmiş. Sürüye o mübarek zat bakıvermiş,
84
kendisi koşmuş' düğüne ve güreşe yetişmiş ve Baş'a güreşip ödülü almış.
Başka bir sefer, Yacı'lılar kırda, Ak Hüseyin'i fena hâlde dövmüşler, perişan etmişler. O hâlinde, Yörük Köyündeki düğüne gitmiş, güreşmiş ve meş-hur 'Pomak Pehlivan'ı yenmiş. Hem öyle yenmiş ki, Pomak'ı fırlatıp attığı zaman, harmanı dolduran binlerce halk "Hareketi arz" (Deprem) oldu san-mışlar.
4- CAĞFER ÇAVUŞ :
Şişman Hüseyin Oğullarından "Cin Mıstangil" dendir. Bizim çocukluğumuzda, bölgede onu yenen yoktu. Kısa boyuna ve ufak tefek vücuduna rağmen şahane güreşirdi. Bana pehlivanlar hakkındaki bu kısa bilgileri veren, o rahmetli Pehlivanımızdır. Ruhu şâdolsun.
5- MEHMET EMİN KORKU :
Hatiboğullarına içgüveyi girmiş, Mehmet Bey
Oğullarından merhum Tâhir Efendinin oğludur. Cağfer Çavuş yaşlanıp da güreşi bırakınca yeri-ni Mehmet Emin Pehlivan almış, uzun süre Başpeh-livanlığı kimseye vermemiştir. Hâlen, güreşi bı-rakmış durumdadır.
85
6- KAVASSIN ÇAVUŞ (İSMAİL ÇAVUŞ) : Alemdar Oğullarındandır. Bu sıralamada zaman bakımından yeri, Ak Hüseyin Pehlivandan sonra olması gerekir. Zirâ, kendisi 1877-1878 harbine ve daha sonra 1911 Trablus Harbine katılmış es-ki bir pehlivandır. Senelerce sırtı yere gelmemiş-Askerlik hayâtında da güreşmiş. Köyümüzdeki eski duvarların çok iri taşlarını hep onun kucaklıya-rak yerine koyduğu söylenir.
(Nail Memik)
86
ŞEHİTLER YA DA MUHAREBELERDE KAYBOLAN KÖYLÜLERİMİZ
-Rahmetli babamdan naklen-
Trablus-Garp (Libya) Harbinde: 1911
•Abdurrahman Bey Oğullarından merhum Ahmed Ağa'nın oğlu, Halil ve Bekir'in kardeşi MEHMED. Bu zât Trablus Harbinde şehit olup dönmemiş ve babası Ahmet Ağa'ya 30 altın lira şehit ikrami-yesi verilmiştir.
1.Cihan Harbinde şehidolan ya da dönmeyenler: (Çanakkale'de ve öteki cephelerde)
•Gümrükçü Oğullarından Hayta'nın ŞAKİR.Kayıp.
•Alemdar Oğullarından Kavassın VEHBİ.Kayip.
•Koca Veli Oğullarından Akça'nın MEHMET.
•Koca Kavloo (Kavlak Oğlu) nun oğlu, Hüseyin Kavlaksın babasının amucası İBRAHİM.
•Molla Osman Oğlu H.Şerâfettin'in babası o-lup Nablus hastahânesinde iken vefat eden MUS-TAFA.
•Gümrükçü Oğulları damadı Fındıklın oğlu,mer-hum Hamdi'nin kardeşi AHMET.Kayip.
87
•Yukarıköy'den Mehmet Aile'nin oğlu KOCA HÜ-SEYİN.Kayıp.
•Gümrükçü Oğullarının, Molla Emin Gil kolun-dan başka bir kahraman: EMİN.Kayıp
•Demirci Oğullarından (Çakır Ağa Gilden), Halil İbrahim Oğlu MUSTAFA ÇAVUŞ.Kayıp.
•Topçu Oğullarından(Laz Oğullarından), yâni Tuzcu Gil'den AHMET.Kayıp.
• Emir Osman Gilden Uzun Ağa'nın oğlu MEHMET. Sarıkamış cephesinde, tarlada alnından at tepmiş
ve ölmüş.
• Sebaboğlu Osman Efendinin oğlu, Parmakkapı'lı Mehmet Emin Efendinin amcası KARA MEHMET.1877-
1878 Harbinde anlından vurularak şehit.
Nail Memik
88
GAZİLER
1877-1878 (1293) Harbi Gaazileri
AŞIK ÖMER :(Aşkömer) Ali Bey Oğullarından ev-lan bu gaazî, Balkan Harbi (1912) sıralarında, köyde, evlerinin bahçesindeki kahveyi işletirmiş. Gedik Oğullarından Topal Rıza Köy Korucusu imiş. Babam Mustafa Memik, o zaman onbeş yaşında olup diğer delikanlılar gibi bu kahveye devam edermiş.
Birgün, kahveye Ajans adlı haber bülteni gel-miş. Bunda, Bulgarların Çatalca'yı aldığı, Edirne'-yi donanmanın bonbardıman ettiği yazılı imiş.
Yine o günlerde, Aşık Ömer merhumun kahvesinde Hilâliahmer'e (Kızılay'a) yardım kampanyası açıl-mış. Artırmaya konan bir portakal, merhum Şakir Me-mik Amuca tarafından bir altuna alınmış.
Aşık Ömer kahve ocağında dururken, arada bir kendisine takılırlarmış, Doksan üç Harbinde, Rus ordularının önünde Yeşilköy'e kadar kaçtıklarını hatırlatarak yarı şaka yarı ciddi serzenişte bu-lunurlarmış. Merhum da şöyle karşılık verirmiş: "Sen ne konuşuyon bee..Gâvur şarabı çekince köp-pek sürüsü gibi geliye beee"
Aşık Ömer, 1917 de vefat etti(Bunları babam
merhum anlatırdı)
89
KAVASSIN ÇAVUŞ: (İsmail Çavuş) 1932 lerde vefat etti. Alemdaroğullarından Hasan Kavassın oğludur. 93 Harbine katılmış, aynı zamanda meş-hur bir pehlivandır.
1898 (1313) Yunan Harbi Gaazileri
AKÇA MEHMED : Koca Veli Oğullarındandır. 1930-1935 lerde vefat etmiştir. Merhum,Yunanlı-ları Tisalya'da nasıl kovaladıklarını zevkle anlatırdı. İhtiyat askeri idi.
BALCI HASAN AĞA : Koca Veli Oğullarındandı. Yeğeni Akça Mehmed ile bu da 1313 Harbine katı-lıp dönmüştür. Aslında, bu onun ihtiyat askerli-ğidir. Birinci, yani Muvazzaflık hizmetini 1083 te yapmıştır. Rahmetli Babaannem 1897 de bize gelin geldiğinde, bu iki gaazî askerde imişler.
GÖBEL MEHMET : Çakıranın damadı. Sabri ve Nu-rinin babası.
1911 Trablusgarb Harbi Gaazileri
AŞKI MUSTAFA AĞA : Alemdar Oğullarındandır. İhtiyatla çağrılarak harbe gidüp sağ dönmüştür,
KAVASSIN ÇAVUŞ : 93 gaazileri arasında da bulunduğu için fazla bilgi verilmemiştir.
YUKARKİ HALİL ÇAVUŞ : Şişman Hüseyin Oğulla-rından ve Aşağı Yüzbaşı Gil'dendi. Askerden dö-nünce uzun süre Emanetçilik yapmıştır.
90
1912 Balkan Harbî Gaazilerî
MEHMET ÇAVUŞ : Kavas'ın Çavuş'un oğludur. 1966 larda vefat etti. Kendisine Arap Çavuş da derlerdi.
MOLLA AHMET : Kurt Oğullarındandı. Büyükbabam-la yaşıt idi. Yâni 1878 (1294) doğumlu idi.
AHMET AĞA : Kendisine Toruç Ahmet Ağa da der-lerdi. Hacı Ömer Oğullarından idi. İkramı seven gerçek ve zararsız bir ağa tipiydi.
1914-1918 Birinci Cihan Harbi (Seferberlik Harbi
Kavas'ın Çavuş'un oğlu MEHMET ÇAVUŞ : Merhu-mun adı Balkan Harbinde de geçti.O zaman Muvaz-zaf imiş. Seferberlikte de İhtiyata gitmiş. Ken-disi Arap Çavuş diye de anılırdı.
Şişman Hüseyin Oğullarından AŞAĞIKİ HALİL ÇAVUŞ :
Hacı Ömer Oğullarından TORUÇ'UN MEHMET DAYI : Çanakkalede, Galiçya cephesinde bulunmuştur. Yu-karda adı geçen Toruç Ahmet Ağanın kardeşedir.
Abdurrahman Bey Oğullarından Hacı Emin'in oğlu MEHMET : Uzun müddet muhtarlık yapmıştır.
Molla Osman Oğullarından Söylemez Osman'ın damadı ALİ RIZA EFENDİ : Aslen Ordu'lu olup iç-güveysi idi.
91
Babam MUSTAFA MEMİK : Selimiye kışlasında i-miş.
Mehmet Bey Oğlu İhsan Ağa'nın torunu, Küçük Mustafa Çavuş'un (Müzevir) oğlu HAMDİ : İmalâtı Harbiye'de imiş.
İstiklâl Harbine katılan Gaaziler
Babam MUSTAFA MEMİK : Koca Veli Oğlu ALİ (YAVUZ) : Gümrükçü Oğlu Damadı Fındık'ın oğlu ŞEVKİ : BEHÇET ÇEKİÇ Enişte : (Küçük Mehmet Oğlu) Ali Bey Oğullarından Aşık Ömer'in torunu ber-ber AHMET ÇAVUŞ :
Nail Memik
92
K Ö Y Ü M Ü Z E D A İ R N O T L A R
Yıldırım çarparak vefat edenler: •Ağa Hûşeyin'in oğlu, Kara Yâkub •Zoroğlu Abdibaşoğlu
Garib Ağa İsmail Efendi amucamızın, Mehmet ve Hasan amucalardan başka, bir de Hüseyin adında oğlu varmış. Aşağı Mezarlıkta kabri olan "Kanbur Ali" bu zâtın oğlu imiş.
Çekiç, Hasan Efendi ve Öksüz Mehmet gülerin şeceresi:
•Koca Osman
•Oğlu Halil (Odundan gelirken, Zaptiyeler as-kere almışlar. Bir daha dönmemiş, ne olduğu da meçhul kalmış.
•Halil'in iki oğlu olmuş. Birincisi, Öksüz Mehmet (Ebekız Gil) İkincisi, Çekiç Osman (Çekiç Gil) 1254-1332
1838-1916
93
•Çekiç Mehmet Efendi 1874-1949 •Behçet Enişte 1899-1980
•Muhsin 1922-1986 "Oğlu Osman,kızı Ceren"
•Mehmet 1922-1983
•Osman
Çekiç Osman'ın ilk hanımı, Uzun Ağa'nın (Sır-calı güden) kız kardeşi imiş. Bundan üç kızı ol-muş.
Birinci kızı, Memik oğlu Muharrem Amucamızla evlenmiş. Veremden ölmüş.
İkinci kızı, Uzun Ağa'nın oğlu Mehmet ile, yâ-ni, Dayısı oğlu ile evlenmiş. 1915-16 da Enver Paşa'nın Sarıkamış harekâtında asker iken, tar-lada atlara bakarken, alnına at tepmesi sonunda ölmüş. "Sırçalı bu kadına çok eziyet etmiş."
Üçüncü kızı, Ateşağa gilin yanındaki, o zaman-lar Çekiç gile ait olan bahçede çalışırken, Alvi-ran köyünden o eve misafirliğe gelip-giden bir adamla dedikoduya sebep olan bir ilişki kurmuş. Sonunda onunla evlendirmişler. Akveren'den (Yu-karı Yer) denen o bölgeye kız verilmesi âdet olmadığı içün, bu evlilik kıza çok ağır gelmiş.
94
Hattâ, Duvak günü, Akveren'den gelenlere katılıp geri dönmek istemiş.
Sonra kocası ölmüş. Kocasının kardeşi (Hay Da-yı) diye tanınan sefil, fakir ve yarı deli kişi ile evlendirmişler. Şefâlet içinde ölmüş.
Börek gilin evinin önünden, Cıfıtların ve Fettat Gilin evlerinin arkasına doğru uzanan bir sokak ve bu sokakta, Fetteh Gilin evinin hizasında bir mektep varmış. Fettah'in dedesi (Molla Fettah) o okulda ders okuturmuş. Meşhur Pehlivan (Büzbüz A-ğa) da orada okumuş. Bu bilgiyi, Behçet Enişteye Büzbüz Ağa vermiş. Demekki, köyümüzde caminin ya-nındaki okuldan önce, Kasımlarda, bizim cedlerin mektebinden ayrı olarak bir de bu mektep varmış.
Nail Memik
95
M O L L A O S M A N O Ğ L U
İncelemeye tâbi tuttuğumuz 1774-1826 yılları arasında, yâni, Cevdet Paşa Tarihi'nin bahsettiği vekaayî meyânında, Rumeli'ye, serhadlere ve Belg-rad Kal'asını ilgilendiren olaylara geniş ölçü-de temas edilmektedir.
Bilindiği gibi, köyümüzün eski ve muteber bir ailesi olan Molla Osmangil'in meşhur cedlerinden Ömer Ağa hakkında çeşitli rivayet ve hikâyeler anlatılır.
Güya, Molla Osmanoğlu mütegallibe imiş. Köyden Çay'a kadar hep kendi arazisinden geçermiş. Yâni Toprak Ağası imiş. Yalnız, Çıfıtlardan bizim satın aldığımız, bağın altındaki tarlanın kuzeyindeki, kendi bahçesine bitişik girintiyi Cıfıt'tan ala-mamış, elde edemediği bir o yer kalmış. Zîrâ bu Çıfıt denen zat çok aksi bir adammış.
Molla Osmanoğlu'na atfedilen başka bir olay da, Darbhâne Nazırı Ebûbekir Efendinin (H.1221-M.1806) târihinde köye gelip yaptırmaya başladı-ğı Araç Çayı üzerindeki köprünün
96
Ebûbekir Efendinin,
Pâdişâh III.Selim tarafından İstanbul'a geri çağ-rılmasıyle, yarıda kalan köprü yapımının Molla Os-manoğlu'na emânet edilmesidir.
Sözünü ettiğimiz bu Ağa ile, Oğulveren köyünün ağası Gazlıoğlu arasında rekaabet varmış. Gazlıoğ-lu bir gece Kaya'dan doğru gizlice gelip Molla Osmanoğlu'nun konağını yakmış. Bu sırada Molla Os-manoğlu köyü terketmiş. Kuzyaka üstündeki Kabaçam-ın yanına çıkınca geriye, Akveren'e doğru bakmış ve konağının, alevi göklere çıkan yanışını hüzün-le seyretmiş.
Bu hikâyenin sonu şu biçimde devam ediyor: Molla Osmanoğlu, bu kaçışından sonra uzun ve en-teresan maceralar geçirmiş. Güya Belgrad valisi olmuş. Fakat, bir süre geçince izini kaybet-
miş, köye heybe dolusu altınla dönmüş.
Yazımıza başlarken, Rumeli ve Belgrad'dan bah-sedişimiz işte bunun içindir ve anlattığımız ri-vayeti aydınlatmak maksadıyledir.
Yaptığımız araştırmalarda Molla Osmanoğlu, ya da Ömer Ağa adına rastlamadık. Ancak, tesbit etti-
97
gımız olaylardan, anlattığımız hikâyeye uzaktan da olsa temas eden târihî bilgileri, Târih-i Cev-det'den aynen alıp naklediyorum:
"H.1212 (M.1798) senesinde, Serhad Muhafızı o-lup 'yamak' tâbir edilen Yeniçeriler, yolsuzluk-ları sonucu, Belgrad Kalesinden alınmış, yerlerine, Muhafız olarak 'Eyâletlu Askeri' yerleştirilmiş-tir...."
"Rumeli'de isyan eden Pasbanoğlu-Pazvandoğlu tevabiinden Emincik, Tırnava'da, Varnava nâm kari-yede tehassün ettiği esnada, Halep Valisi Musta-fa Paşa tarafından Cebbar Zade ve Karaosmanoğlu (Manisa'lı meşhur Karaosmanoğlu) takımı Mîrimî-ran Nu'man Paşa başbuğuyle ol tarafa sevkolun-makla, Emincik, oralarda da sebat edemiyerek Vidi-n'e doğru kaçıp giderken esnay-ı rahda, Belgrad-cık Kalesini zapdedmiş olan Rumeli valisi Sîlah-dârı Selim Ağa'nın süvarilerine tesadüf etmek-le..." (C.6 - S.30)
"...Bu esnada, Eflâk Voyvodası dahî Çıması kazasına bir miktar asker irsal ile Aday-ı Kebir kalesinde Pazvantoğlu tarafından muhafız bulu-nan GENÇ OSMAN AĞA vesâir (serderdegân ve müstah-
98
fezan) kalfayı birer takrible berû tarafa cel-betmiş olduğundan, Belgrad ve Semendire tarafın-dan Vidin pişgâhına gelecek açık ve çete kayık-larının mürur-büruna mâni ve mezâhim kalmamış..."
Belgrad Kalfası muhafazasına memur edilen E-yâletlû Askeri arasında Mollaosmanoğlu da var mı-dır ? O zamanların meşhur Rumeli eşkiyâsı Pas-banoğlu-Pazvantoğlu'nun maiyyetinde mi idi? Aday-ı Kebir'de,Pazvantoğlu'nun muhafızı olan Genç Osman Ağa'nın Molla Osmanoğlu ile bir iliş-kisi var mıdır? bilemiyoruz. Ancak:
Bu bilgiler arasında açık ve gerçek olan bir nokta var: Tuna üzerinde ve büyükçe bir ada o-lan Aday-ı Kebir, Devlet Kuvvetleri ile eşkıya arasında birkaç kere el değiştirmiş. Bir de, B-day-ı Kebir, Genç Osman Ağa ve diğer serderge mu-hafızlar tarafından, nasıl ve ne şartla olduğu belirsiz bir şekilde, Eflâk Voyvodasına tertedil-mis. Molla Osmanoğlu'nun kaleyi düşmana satması rivayeti bunlardan mı galattır? Kesinlikle tes-bit etmek mümkin olamıyor. Rametullahü aleyh....
1975 Nail Memik
99
AKVEREN (AKÖREN) KÖYÜNDE YEREL SEMT VE YER İSİMLERİ
-A- Akmele,Akyol,Anbarkaya,Aşâçay,Aşâkara-câlı,Aşâköy,Aşâköyortası,Aşâmezarlık
-B- Bakacak,Balcınınbağı,Bekirinbağyeri,Bı-dıkceviz
-C- Câmiönü,Cehennemderesi
-Ç- Çatalkaya,Çatalsakızlaa, Çullukavak
-D- Değmentaşı,Deymenönü,Demircikayası,Dere (Kasımlarda),Deremahalle,Doruk
-E- Eseçukuru,Eşekcideresi,Eğlek,Eymür
-G- Gavurharman,Germederesi,Germedüzü,Göçük
-H- Hacıseyin Pınarı,Harap,Hatıboonun Aralı-ğı,Haytanın Kavağı,Haytanın Samanlığı,Horozini
-İ- İçmezaltı,İçmezbaşı,İneceklik
-K- Kadıpınarı,Karaağaçdibi,Karacaalı,Kara-kavak,Karaosmanın Yeri,Kasımlar,Kayaltı,Kayadi-bi,Kepez,Kızılcabayır,Kızılgedik,Kirenlik,Köprü yanı,Körâ'nın Samanlığı,Köyiçi (Yukarı köyde)
100
-M- Melemçam,Musluk,Muslukaltı (Eski Mus-luk),Muslukardı (Yörük Yolu)
-O- Ortapınar
-R- Samanlıkarası,Sarıkaya,Sarımeşelik,Si-racevizler,Sıraraeşelik,Sineklikaya
-T- Tâbirdin Çamlığı,Tatsız,Topkırz,Türbe -U- Uludere,Uzungelik
-Y- Yalnızceviz,Yaruneşe,Yenimusluk,Yeniyer, Yıvılgılık,Yörükmüslüğü,Yukarıköy,Yukarıharman, Yukarımezarlık
101
-AKVEREN KÖYÜNE AİT TARİHİ BİLGİLER-
(Mehmet Behçet Bey'in 'Kastamonu Asarı Kadîme-si' adlı eserinden)
AKVEREN HARABESİ : Zağfıranbolu'nun Şark-ı Şi-malisinde ve takriben yirmi kilometre bu'dünde bu-lunan Akviran köyü, kadîm bir kasaba harâbîsini hâ-vîdir. Köyün civarında bir tümsek vardır ki, orada, Romalılara ait, üzeri tuğla ile örtülü bir mezar açılmıştır. Bu mezarın civarında -bu havaliyi tef-tiş ettiğim sırada- sondaj yaptırdım. Yontulmuş bü-yücek taşlara tesadüf ettim. Hafriyatı temdit sure-tiyle bu tümsekte birçok şeyler bulunacağı muhak-kaktır.
Hususiyle bu köyün civarındaki dağda, Anbar Ka-yası nâmıyla ma'ruf ve dağda oyulmuş bir tarassud mahalli vardır ki, kapısında kabartma olarak bir heykel başı vardır. Fakat, gözleri ve ağzı mürurı zamanla silinmiştir. Yazı vesaire yoktur. Bu iti-barla, burası herhalde kadîm bir yerdir.
102
KÖYÜMÜZE DAİR BAZI NOTLAR
(Başbakanlık Arşiv Belgelerine göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemâatler) ad-lı esere göre :
KASIMLAR : Türkmen tâifesindendir. Beğdil Aşi-retine mensupturlar. Suriye'nin Rakka, Sivas'in Kangal, Çorum'un Kargı ve Manisa'nın Saruhan ta-raflarında, Beğdil Aşiretinin, bu kasımlar koluna rastlanır.
(Sayfa 235) Bu kitap Kemal Özçetin Damadımda var-dır.
KARACA ALİ : Yörükân tâîfesindendirler. (Sayfa 461)
103
KÖYÜMÜZE AİT BAZI KÜÇÜK BİLGİ NOTLARI
1297 Eylül Rûmî (M.1881 Eylül) tarihli,25 sı-ra numaralı, (Defter-i Hâkaani Arâzî-yi Emîriye) başlıklı Tapu Senedinde. (Muvakkat ilmühaber)
Bir tarla mevkii: Meşe Tarla
Mutasarrıf olacak kimesne: Kapucu oğlu zevcesi (Emine binti İbrahim)
Hududunda:(Emine),(Gök Mehmet) ve (Selime) ile
Dönüm:(1)
Ferağ:Ayrancı Oğlu zevcesi, Selime binti Ah-med'den
Bedel-i Ferağ:300 para
Hare:10 para
İmzalar: Hâkim - Kaymakam - Sandık Emini -Kâtib-i Tapu
Liva: Kastamonu
Kaza: Zağfanbolu
1293 Tarihli bir Sened-i Hâkaaniden: Kocavelioğlu Zevcesi Hanife Mevki: Ese Çukuru
Mutasarrıfı: Osmanbey Oğlu Mehmet bin Osman (Memik Dedemiz)
104
Sened-i Hâkaanî:
Tarla
Sıra No: 30
Defter Nisan 33
Liva: Kastamonu
Kaza: Safranbolu Kariye: Akviran
Mevki: Yol altı
Hudud: Şarken,Kapucuoğlu Emin-Garben,Gedik oğlu Hüsnü -Cenûben,Topçuoğlu Emin-Şimâlen, yol
Miktarı: İki dönüm Atik On sekiz Evlek Otuz sekiz Arsan Cedid
Sâhib-i Evveli: Keskinoğlu Emin
Mutasarrıfı: Bulguroğlu damadı Hasan bin Meh-med.
Hicri: 26 Cemâziyülevvel 332 Rûmî: 8 Nisan 330 Milâdi 1914
105
- MERHUM HOCAMIZ "ÖMER LÜTFİ EFENDi" nin HAYATI-
1- Rahmetli hocamız "ÖMER LÜTFİ EFENDÎ", Akve-ren Köyünün eski ve köklü ailelerinden Alemdar Oğullarına mensubdur. Bu aileye 'Kethüda' Oğulla-rı da denir.
2- Babası, Mustafa'dır. Annesi ,Hatiboğlu güler-den ve (BÜZBÜZ AĞA) diye anılan zâtın kızıdır.
3- Doğum tarihi: Rûmi 1306, Milâdi 1889 dur.
4- Köydeki tahsilini müteakib, İstanbul'da,
'Dâr-ül Hılâfet-ül Aliyye'Medresesinin, 'Tâli
Kısm-ı Sâni, 8.sınıfı'na kabul edildi. 28.Hazi-ran 1909 (1326) da, Aliyyüla'lâ derecede tasdik-name almaya muvaffak oldu. Ayrıca, özel olarak Fransızca öğrenmiştir. Farsça bilirdi ve Arapça okuyup yazmaya vâkıftı.
5- Birinci Cihan Harbi başındaki seferberlikte
Hizmet-i Maksure erbabı ile birlikte askere alın-
dı. 21.Ağustos 1914 de, Mekteb-i Harbiye'nin 7.
devresine 657/5642 numara ile dahil oldu. 2.Ara-
lık 1914 de tıbbi muayene sonucu Garı Müsellâh
hizmetler Sınıfına ayrıldı ve İstanbul Tıbbiye
106
Mektebine sevk olundu. Bu okulda sekiz ay sıhhiyye dersleri gördü. Aynı zamanda askere, sıhhiyye ders-leri verdi. Buradan, 22.Haziran.1915 tarihli bir belge aldı.
6- Daha sonra,5.Ordu Menzil 1 numaralı harp hastanesinde istihdam olundu.
14.Şubat.1916 da,(1332) de,5642 numara ile Talim-gaha geldi.
14.Mart.1916 da, Harbiye nezaretinin, Hizmet-i Mak-sureye tâbîhi demât-ı Gayrı Müsellâhada istihdam olunanların Levazım Mektebine şevkleri hakkında-ki emirleri gereğince Derseâdet (İstanbul) Leva-zım Mektebine alındı.
23.Temmuz.1916 tarih ve Levazım-ı Umumiye Riyase-ti 2/6436 sayılı emirle 2. Ordu Menzil emrine verilerek, 17.Eylül.1916 da, Silvan'daki 10 numa-ralı Menzil Anbarına, 1).Ekim.1916 da da Silvan Noktasına mensup Kıtaât Konak Kumandanlığına tâ-yin olunmuştur.
Ömer Lütfi Hoca'yı daha sonra, 8. Fırka îska İstih-kâm Bölüğüne tâyin edilmiş olarak görüyoruz. Ve nihayet,"Ordunun şeref-sudur olan irade-i se-niyyesine müsteniden, 9.Ordunun 10.Kasım.1918-(1334
107
TARİH ve 1345 sayılı emr-i sâraîleri üzerine, mu-maileyh, Ordu İstihkâm Müfettişliğine müracaat et-mek üzere işbu muvakkat mazbata yed'ine itâ kı-lındı. "ibaresini taşıyan belge ile 11.Kasım 1918 tarihinde terhis olundu. Bu terhis vesikasının al-tında: Tabur Hesap Memuru-Bölük 5 Kumandanı-K.4 İsth. Tb, Komutanı....İmzaları vardı.
7- Hocamızı, İstiklâl Harbi başında tekrar
hizmete çağırdılar. Bunun üzerine, Kaskamonu 14.
Fırka kalem Riyasetine yazdığı bir dilekçede: İb-
tidâi Muallimi ve Silâhsız Levazım İhtiyat Zabit
Namzedi ve İmam olduğundan, müfredat-ı müttehizeden
istifadesi hususunda, kendisini sevk etmek iste-
yen Şubeye emir ve işar buyrulması istirhamında
bulunuyordu.
Merhumun askerlik hayatına ait bilgileri, biz, bu dilekçeden çok sonraları, vefatından sonra elimi-ze geçince öğrendik.
8- Merhup, İstiklâl Harbinde, haklı ve kaanûni
sebeplerle cepheye gönderilmedi. Fakat, Akveren Kö-
yü İlkokulu Öğretmeni ve münevver bir İmam olarak
çevrede Kuvaayı Milliyyenin gelişmesinde büyük ve
unutulmaz hizmetler gördü. Milliyetçi aydınlar ye-
tiştirdi .Hocamızın bu yanını, Çanakkale'de çıkan
108
Anafartalar Gazetesinde seri halinde çıkan yazı-larımda belirtmişindir ki, dosyalarımın arasında mevcuttur. "Köyümden Portreler" isimli kitabımda da yer almıştır.
9- Sonradan, dürüst ve faydalı insanlara her
zaman ve her yerde musallat olanlar, Lütfi Hoca'yı
da gözlerine kestirdiler. Maârif idaresi de bu o-
yuna aldandı. Onu çekemiyenlere bilmiyerek uydu.
Öğretmenliği ve İmamlığı alındı. Bir ara yeniden
Yedek Subay Okuluna çağrıldı. Maddi zaruretler onu
Bayezıd'da Şevki Usta Merhumun fırınında tezgâh-
tar yamaklığı yapmaya kadar sürükledi.
10- 1933 de Veremden kurtulamadı ve Rahmanın
Rahmetine kavuştu.
11- Hanımı Fatma Hanım, geride kalan iki oğ-
lundan Salâhaddin Akyol sonradan vefat ettiler.
En küçük oğlu Niyazi'yi sağlığında toprağa ver-
mişti. Şimdi hayatta olan ve uzun ömürler diledi-
ğimiz Mustafa Akyol Kardeşimiz, Târik-i dünyâ gi-
bi kendini öteki âleme hazırlamaktadır.
Nail Memik
109
SAFRANBOLU/AKÖREN KÖYÜ YÜKSEK ÖĞRENİM DURUMU
(Köyümüzün çalışkan ve değerli Muhtarı Şakir ti-ran tarafından tesbit edilip hazırlanmıştır. Teşekkürü borç biliriz.)
Pertev Memik
1935 YILINDA TÜRKİYE BÜYÜK MiL-LET MECLİSİNE GİREN İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİMİZİN İSİMLERİ VE MESLEKLERİ ŞÖYLE:
113
AKVEREN KÖYÜNDEN BAZI KOMŞULARIN VEFAT TARiHLERi
1-Hacı Ali Efendi....Doğumu 1720-1780 Ölümü Bilinen en büyük ceddimiz, köyde, Çifte Sakızaa dibinde gömülü.
2-Ebubekir Efendi....D.1740 Ö.29/5/1807
Darbhâne Nâzırı. Üsküdar, Karacaahmet'de gömülü,
3-Hâcce Hadice Kadın....D.1745 Ö.1818
Hacı Ali Efendinin kızı, Ebubekir Efendinin hemşiresi. Karacaahmet'de gömülü.
4-Esmâ Hanım....D. ? Ö.1819
Ebûbekir Efendinin hanımı. Eyüb-Sültanda, Bos-tan iskelesinde gömülü.
5-İbrâhim Şefik Efendi....D.1780 Ö.1829
Ebûbekir Efendinin yeğeni, Hâcce Hadice Ka-dının oğlu. Eyübsultan Kadılığı yapmış. Anne-sinin yanında Karacaahmatde gömülü.
114
6-Emir Mehmed Efendi....D.1750 Ö.1817
Hacı Ali Efendinin oğlu.1.Memik.Memik gille-re Soyadını veren zat. Köyde çifte sakızlaa altında gömülü.
7-Osman Bey....D.1810 Ö.1850
Emir Mehmed Efendinin oğlu. Bundan dolayı, Me-mik Gile,(Osmanbey Oğulları) da denir. Kasta-monu Valisi Dede Paşa'nın Yaverliğini yapmış-tır, istanbul'da, Şişhane yokuşunda, Meyyit Me-zarlığırda gömülü idi.
8-Mustafa Amuca....D.1869 Ö.1889
Göçeroo. Osman Beyin torunu, 10. sırada bahse-deceğimiz Mehmed Efendinin oğlu. Karacaahmet' de gömülü.
9-Sâlih Efendi....D.1842 Ö.1898
Osrnanbey Oğlu, Büyük Eczacı. Osman Beyin oğlu. Köyde gömülü.
10-Mehmed Efendi....D.1845 Ö.1901
2. Memik Ağa.Osman Beyin oğlu. İkinci Memik' gilin başı. Köyde, Ağabeyi Salih Efendinin a-yak ucunda gömülü.
10/A-Ayşe Hanım....V?1926 Cımıstanın kızı. Zehra annenin Anası. Eczâcı Ali Baba merhumun Hanımı.
115
11-Adile Hanım....D.? Ö.1909
Salih Efendinin Hanımı. Kocası yanında gömülü.
12-Ayşe Ninemiz....D.1848 Ö.1916
Deli Karı.Mehmed Efendinin hanımı. Kocasına ya-kın, yol kenarında gömülü.
13-Çekiç Osman Efendi....D.1838 Ö.1916
Dedesi, Hasan Efendi'gilden 'Koca Osman'. Baba-sı, odundan gelirken, zaptiyeler tarafından gö-türülen ve bir daha dönmeyen Halil. Kardeşi Öksüz Mehmet. Çekiçgilin başı. Köyde gömülü.
14-Muharrem Amuca....D.1872 Ö.2/Nisan/1919 Mehmed Efendinin oğlu.'Topal Muharrem'. Köyde gömülü.
15-Bekir Çavuş....D.1866 Ö.13/12/1919
Ebûbekir Efendinin torunu. İstanbul'da gömülü.
16-Hanife Hanım....D?1872 Ö.1921
Bekir Çavuşsun hanımı. Saraycık'lı Cağfer'in kızı. Köyde gömülü.
17-İsmâil Efendi....D.1848 Ö.1925
Osman Beyin Oğlu. Salih Efendi ve Mehmed Efen-dinin kardeşleri. 'Koca Garib Ağa', Karbâ'gil-lerin başı. Köyde gömülü.
116
18-Ayşe Hanım....D. ? Ö.1926
Salih Efendinin gelini, İleride 34. sırada bah-sedeceğimiz Ali Memik Babanın hanımı. 'Cınıs-tan'ın kızı'. Kaynatası yanında gömülü.
19-Avni Ağabey....D.1913 Ö.1933
Mehmed Efendinin torunlarından, Kardeşim. Anka-ra'da gömülü.
20-Emin Efendi....D.1880 Ö.? 1930 lu yıllar Mehmed Efendinin oğlu, Mustafa Amuca ve Muhar-rem Amucanın kardeşleri. 'Karaboncuk Dedeniz' Kaldığı yer bilinmiyor.
21-Ömer Lûtfi Hocamız....D.1890 Ö.1933
Alemdar-Kethüdâ Oğullarından. Köyde gömülü.
22-Osman Çavuş....D.1859 Ö.1939
Salih Efendinin oğlu. Köyde gömülü.
23-Ayşe Annem....D.1893 Ö.11/4/1941
Hacı Ömer gilden. Koç Mehmed kızı. Annesi Hani-fe. Safranbolu kabristanında gömülü.
23/1-Mürvet Yenge....D.? Ö.Ekim 1939 23/2-Hasan Ezber Enişte....D.? Ö.21/9/194l 23/3-Osman Çekiç....D.? Ö.1942
117
24-Mustafa Çavuş....D.1872 Ö.1945
'Küçük Çavuş''Müzevür'.Mehmetbey Oğulların-dan. Ankara'da gömülü.
25-Cevdet Ateş....D.1889 Ö.1947
Alemdar Oğullarından. Ateşağa güden. Köyde gö-mülü.
26-Ayşe Halam....D.1905 Ö.29/12/1948
Emin Efendinin, 'Karaboncuk' dedemizin kızı. Vefatını, Mehmet İçöz Dayı'nın mektubundan öğrendim. Köyde gömülü.
27-Çekiç Mehmet Efendi....D.1874 Ö.25/8/1949 Çekiç Osman Efendinin oğlu. Köyde gömülü.
28-Şefika Anne....D.1881 Gelin oluşu. 1897
Ö.30/8/1950
Baba Annem. Emin Efendinin, 'Karaboncuk' de-demizin Hanımı. Davudobalı Ellibeş'in kızı. İstanbul Merkezefendi'de gömülü. 29-Aşkı'nın Şevki Amuca....D.? Ö.Mart 1951 Köyde gömülü.
30-Ahmet Ağa Gil'in Uzun Kız....Ö.Mart 1951 Köyde gömülü.
118
31-Şakir Memik....D.1880 Ö.15/4/1952
Osman Çavuşun Oğlu. Edirnekapı'da gömülü.
32-Balcı Ahmet Efendi....D.? Ö.Aralık 1953 Koca Veli Oğlu. Köyde gömülü.
33-Ak Mehmet....D.? Ö.Aralık 1953 Mustafa Çavuşun Oğlu.
34-Ali Memik Baba....D.1865 Ö.26/12/1953 Salih Efendinin oğlu. Ayşe Hanımın kocası. Zehra Annemin babası. Köyde gömülü.
35-Cemile Memik....D.1882 Ö.29/12/1953 Salı Kumkapılı. Şakir Mertliksin hanımı. Dr. Fatma Me-mik Ablanın, Hasan ve Osman Memik'in anneleri, Edirnekapı'da gömülü.
36-Toruç Ahmet Dayının Hanımı....Ö.4/1/1956 Köyde gömülü.
37-Toruç Ahmet Dayı....Ö.24/2/1956 Cuma
Molla Ahmedin torunu. Babası ibrahim, Hacı Ö-mer Oğlu. Köyde gömülü.
38-İsmâil Memik Amuca....Ö.18/9/1956
İsmail Efendinin torunu. Mehmet Ağanın oğlu. Köyde gömülü.
119
39-Halil Şişman....D.1892 Ö.3/3/1957
Şişman Oğullarından.Aşağıki Halil Çavuş. Be-kir Çavuş ve Hanife Hanımın damadı. Köyde gö-mülü.
40-Topal Hasan Dayı....Ö.Şubat 1958
Davudoba'lı. Ellibeş'in Oğlu. Şefika Annemizin kardeşi. Köyünde gömülü.
41-Bekir Coşkunsu....Ö.16/7/1958
Genç yaşta elektrik çarptı. Dayım Hacı Ömer Oğlu Ömer'in torunu. Kadıköylü Mehmet Dayının oğlu. Karacaahmet'de gömülü.
42-Çemberlitaşlı Mustafa Remzi Usta....Ö.11/9/
1958 Per, Ilbarıtlı. İstanbul'da gömülü.
43-Kalaycı, Fettah Gil'in Ali Efendi....D.1902
Köyde gömülü. Ö.Aralık 1959
44-Fâdime Ezber Hala....Ö.31/Ocak/1961 Salı Muharrem Amucanın kızı. Hafız olan Kavasın Çavuşun oğlu Hasan Ezber'in hanımı. Merkeze-fendi kabristanında gömülü.
120
45-Koca Mehmet Enişte....D.? Ö.27/5/1961 C.te. Kadıbükü köyünden. Hatiçe Halanın Kocası. Muharrem amucanın damadı. Vefatı Kurban Bayra-mı. Merkezefendi'ye gömülüşü 28/5/1961.
46-Balcının Hâcer Yenge....Ö.9/12/1962 Cuma Kadlbükü'lü. Kocaveli Oğlu Şevki Kocaer'in Hanımı. Balcı Ahmet Efendinin Gelini.
47-Bacanağım Zekâi Çalhan....Ö.13/6/1962 Çarş. Emine'nin Kocası. Hastalanması 13/5/1962. Merkezefendi aile kabristanında gömülüşü 14/6/1962.
48-Zekiyye Çekiç Ana....Çekiç Mehmet Efendi'nin Hanımı. Vefatı 18/9/1962 Salı. Köyde gömülü.
49-Yüzbaşıgil'in Mehmet Dayı....Ö.19/9/1962 Çar. Dayının. Köyde gömülü.
50-Torucun Mehmet Dayı....Ö.30/9/1962 Pazar Ayşe Ninemizin Yeğeni. Toruç Ahmet Dayının Kardeşi. Sağmacılarda gömülü.
5I-Mıcıkgil'in Hakkı....Ö.6/1/1963 Pazar Köyde gömülü.
121
52-Kavlaklar'ın Gülsüm Yenge....Ö.24/5/1963 Cuma İstanbulda vefat etti.
53-Fatma Akyol....Ö.31/5/1963 Cuma
Lûtfi Hoca'nın Hanımı. İstanbul'da Eyüpsultan-da gömülü.
54-Ömer Çavuş....Ö.6/9/1963
Emirosman Güden. Köyde gömülü.
55-Yüzbaşıgıl'in Ali Efendi.....Ö.13/4/1966 Çarş. Köyde gömülü.
56-Hâfız Ali Rıza Baykal Enişte....Ö.26/5/1966 Per, Merkezefendi'de gömülü.
57-Rüştü Kayıkçıoğlu....Ö.2/8/1966
Oğulveren Köyünden. Yargıtay Üyesi. Ankara'da vefâtı. Köyünde gömülü.
58-Emine Atay Hanım....Ö.22/4/1967 C.tesi
Köyde gömülü.
59—Ömer Coşkunsu....Ö.7/12/1967 Perşembe
Dayım. Hacı Ömer Oğlu. Ayşe Annem'in Ağabeyi. Rahmetli Bekir Coşkunsu'nun Dedesi. Karacaah-met'de gömülü.
122
60-Hamdi Gönen....7/1/1968 Cuma Kadıbükü'lü. Ankara'da gömülü.
6l-Şevket'in Osman Efendi....Ö.Mayıs 1969 Kasap, Emanetçi. Köyde gömülü.
62-Cağfer Çavuş....Ö.28/6/1969 C.tesi
şişman Hüseyin Gilin bir kolu olan Cımıstan gilden. Meşhur pehlivan. Köyde gömülü.
63-Ayşe Memik....Ö.14/10/1969 Şalı
Aşağıki Karbâgilin Gelini. Köyde, traktör ka-zasında vefat.
64-Hasan Memikoğlu....Ö.25/1/1970 Pazar
Şakir Memik ve Kumkapı'lı Cemile Memik Ha-nımın Oğlu. Osman Çavuş'un torunu. Ankara'da gömülü.
65-Emekli Albay Râsim Cıvan bay....Ö.6/3/1970 Cu. Kadıbükünlü Tücigilin Kurtcoo Amucanın Da-madı. Nuriye Hanımın Beyi. İstanbul'da gömülü.
66-Hacı Mustafa Kiraz....Ö.14/5/1970 Perş. Tophaneli. Mehmet Kiraz'ın Babası. İstanbul'-da gömülü.
67-Atiyye Hanım....Ö.24/6/1970 Çarş.
Emirosraangilden Mıcık'ın Kızı. Deliadam'in Hanımı. Köyde gömülü.
123
68-Mutia Memik....Ö.12/11/1970 Perş.
İsmail Memik Amucanın Hanımı. Muhittin Memik'-in Annesi. Şevket'in Osman Efendinin kardeşi. Edirnekapı'da gömülü.
69-Hayamagil'in Hatime Hanım....Ö.14/2/1971 Paz. Zamanında köyün en yaşlısı idi. Köyde gömülü.
70-Şevki Kocaer....Ö.18/6/1971
Kocavelioğlu. Balcı Ahmet Efendinin Oğlu. Ha-cer Yengenin Kocası. İstanbul'da gömülü.
7I-Emine Çekiç Halam....D.1901 Ö.26/9/1971 Paz. Hastalığı: 17/12/1970 Vefat saati 00:02 Emin Efendi ve Şefika Annemizin Kızı. Çekiç Mehmet Efendinin Gelini. Ayşe Halam ve İleri-de bahsi geçecek Babam Mustafa Memik'in Karde şi.Köyde gömülü.
72-Ekmekçi Ali Dayı....Ö.9/2/1972 Çarşamba Hasan Efendi Gilden. Göksâre'nin Kocası. İst. gömülü.
73-Garibağa'nın Hasan Memik Arauca....Ö.17/2/1972 İstanbul'da vefat etti. İsmail Efendinin Oğ-lu. Köyde 18/2/1972 Cuma günü gömüldü.
124
74-Selâheddin Akyol....Ö.22/7/1972 C.tesi
Ömer LÛtfi Hocamızın Oğlu. Bakırköy'de gömülü.
75-Babara Mustafa Memik....D.1898 Ö.29/9/1972 Cuma Emin Efendi ve Şefika Annemizin oğlu. Avni A-ğabeyimin Babası. Ayşe Halam ve Emine Çekiç Halamın Ağabeyi. Hastalanması 16/9/1972 C.tesi. Hastalanmadan önce İstanbul'dan Köye varışı: 3/9/1972 Pazar. Felç gelişi 22/9/1972 Cuma. 29 Ey-lül'de de Yatsı Ezanı okunurken vefat etti, 30/9/1972 de Cumartesi günü Köyde gömüldü.
76-Hâfız Ahmet Atay....Ö.23/11/1972 Perşembe Ebekız'ın Oğlu. Köyde gömülü.
77-Akmanoğlu Şevki Efendi....Ö.1/1/1973 P.tesi Sakallan'lı. Eyüb'te vefat.
78-Dr.Makbule Kiraz Hanım....Ö.25/1/1973 Perş. Hacı Mustafa Kiraz'ın Kızı.26/1/1973 Cuma gü-nü İstanbul'da gömüldü.
79-Zehra Memik Annemiz....D.1894 Ö.10/3/1973 Cumar tesi günü saat 16.30 da vefat etti. Ali Memik Babanın Kızı. Babam Mustafa Memik'in Hanımı. 11.Mart.1973 Pazar günü Edirnekapı'da gömüldü.
125
80-Küçükpazarlı Ruşen Amuca....Ö.16/1/1974 Çarş. Hafız Ali Rıza Baykal Eniştenin Kandeşi. Hacı Perihan Memik'in Amucası. İstanbul'da gömülü.
81-Ateşağagil'in Kâniye....Ö.4/3/1974 C.tesi İstanbul'da intihar. Karacaahmat'de gömülü.
82-Hüseyin Şişman'ın Hanımı....Ö.2/9/1974 Halil Şişmandın Gelini. İstanbul'da gömülü.
83-Rahime'nin İsmail Kiraz....Ö.02/9/1974 İstanbul'da vefat. Köyde gömülü.
84-Cövreli Kade....Ö.2/9/1974 P.tesi
Torucun Mehmet Dayının Hanımı. Köyde gömülü.
85-Torucun Ali....Ö.9/9/1974 P.tesi
Torucun Mehmet Dayının ve Cövreli Kadenin Oğ-lu. Köyde gömülü.
86-Hüseyin Kurtuluş....Ö.30/9/1974 P.tesi Çimenezmezin.
87-Sâlih Memik Dayı (Amuca)....D.1890 Ö.18/11/1974 Ayşe Hanım ve Ali Memik Babanın Oğlu. Safran-bolu'da vefat etti, 19/11/1974 Salı günü Köyde gömüldü.
126
88-Ali Memik....Ö.22/11/1974 Cuma
Salih Memik Dayının Oğlu. İstanbul Edirnekapı'-da(24/11/974) gömülü.
89-Sakalar'lı Akçabal'in Ali Efendi Merhumun Kızı Hayrünisâ....Ö.3/1/1975 Cuma Edimekapı'da gömülü.
90-Şâziye Kiraz....Ö.28/4/1975 P.tesi
Mehmet Kiraz'ın Hanımı. Hacı Mustafa Kiraz'ın Gelini. Feriköy Mezarlığında 29/4/1975 gömülü.
9I-Hanım Gelin....Ö.9/6/1975 P.tesi
Kırçavuş'un Hanımı. İstanbul'da gömülü.
92-M.Enver Beşe....Ö.Kasım 1975 Kurban Bayramı Yörük Köylü. Cebecigil'den, akrabamız. Üsküdar Fıstıkağacı'nda vefat.
93-Balcıgil'in Neriman....Ö.11/3/1976 Perşembe Şevki Kocaer'in Kızı. Kadıbükü'lü Hüseyin'in Hanımı. İstanbul'da (12/3/1976) gömülü.
94-Kara Osman'ın Akif....Ö.6/4/1976 Salı Köyde gömülü.
95-Tevfik Kocaer....Ö.9/4/1976 Cuma Deli Tevfik. Köyde gömülü.
127
96-Osman Özaydın....Ö.16/4/1976 Cuma
Doruğun Osman.Lânga'lı Osman.İstanbul'da gömü-lü.
97-Mehmet Coşkunsu Dayı....Ö.21/4/1976 Çarş.12.30 Kadıköylü. Ömer Dayımın Oğlu. Bekir Coşkunsu ve Şaziye Kiraz'ın Babası. Kadıköy'de vefat. Karaca-ahmet'e (22/4/1976) gömüldü.
98-Ayşe Kocaer....Ö.Ekim 1976
Akçagilin Ayşe Kade. Köyde gömülü.
99-Emiroğlugil'in Hadice....Ö.15/11/1976 P.tesi Adada vefat. Adaya gömülüşü 16/11/1976 Salı.
100-Hacı Eminin Sâre'nin Kocası....Ö.4/12/1976 C.te Safranbolu'da gömülü.
101-Çerçenli Ali Dayı....Ö.22/12/1976 Çarşamba Sulumanastırlı. İstanbul'da gömüldü 23/12/1976.
102-Kavlaklar'ın Ayşe Hanım....24/12/1976 Cuma Tuzlalı. Kavlaklar'ın Gülsüm Yengenin Kızı. Tuzla'da vefat.
103-Fındıkgil'in Şevki Amca....Ö.Aralık 1976 İstiklâl Harbi Gaazisi. Köyde gömülü.
128
104-Hasan Efendinin Nuri Efendi....Ö.23/1/1977 Paz. Balat'da vefat. Kozlu'da gömülüş 24/1/1977
105-Mehmet Akman....Ö.3/6/1977 Cuma
Eyüp'lü. Akmanoğlu Şevki Efendinin yeğeni. Hacı Hayrettin Ezber'in Kayınbiraderi. İstanbul'da gömülü.
106-Nezâhat Hanım....Ö.10/9/1977 C.tesi
Gürüzgil'in Hüseyin'in Hanımı. Tevfik Kocaer'in Kızı. Kadir Gecesi, köyde, av tüfeği ile kazaen vuruldu. Toprağa verilişi 12/9/1977 P.tesi.
107-Civir Ayşe....D.1886 Ö.5/11/1977 Şakir Memik'in Kardeşi.
107/1-Cemil Ataydın Kayınvalidesi....Ö.25/2/1978 108-Höpüşgil'in Sıkış....Ö.Şubat 1978 109-Çerçen'li Ali Dayının Hanımı....Ö.8/3/1978
110-Koca Şükrü....Ö. 10/3/1978 Cuma Safranbolu'da vefat.
111-Toruç'un Nuri Dayı....Ö.24/3/1978
112-Karbâ Hüseyin Memik Amuca....D.1907 Ö.22/5/1978 Toprağa verilişi 24/5/1978 Çarşamba
129
113-Kayadibinde Zehra Anne....Ö.6/10/1978 Cuma Köyde gömülü.
114-Hatice Kocaer....Ö.Temmuz 1979
Akça'nın Kızı. Yavuz Ali'nin Hanımı. Remzi'nin Annesi.
115-Cemâl Oğlu Mehmet....Ö.29/11/1979 Perşembe Sırçalıgilden. Köyde vefat.
116-Mehmet Dayı....D.1906 Ö.29/1/1980 Salı
Davudobalı Mehmet İçöz. Tomacın Mehmed. Ellibeş'-in torunu. Annesi Şefika. Babası Ali. Babamın ye-ğeni. Velâded Kandili gecesi vefat. Köyünde gö-mülü.
117-Hacı Ahmed Amca....D.1898 Ö.4/2/1980 P.tesi Makineci Gil. Kedi Kız Gil. Fâtih'de ikindi Na-mazı kılındı. Edimekapı'ya gömüldü.
118-Meliha Kiraz....Ö.27/2/1980
Bekir Çavuş'un Kızı. Sandalcı Gil'den. Merhum Kalaycı Ali Kiraz'ın (Fettahgilden) Hanımı.
119-Fatma Sevim....Ö.4/4/1980 Cuna
Çavuş'un Gelini. Mehmet Çavuş'un (Arap Çavuş) Hanımı. Çobanoğlu Hasan'ın Kızı. Gödeş Teyzenin torunu. Şakir'in Annesi. Köyde.
130
120-Behçet Çekiç....D.1898 Ö.25/6/1980 Çarşamba Eskişehirde vefat.26/6/1980 Perşembe günü köy-de gömüldü. Berat Kandilinden bir gün evvel.
121-Çilâ'nın Emin....Ö.31/10/1980 ya da 7/11/1980 Cu Emir Osman Oğlu, Ömer Çavuş'un Oğlu. Çilâ'nın torunu.
122-Dellerli İbrahim Efendi....Ö.1981 başında Mehmet Memik'in kayınpederi.
123-Emine Kurtuluş....D.1887 Ö.14/1/1981 Çarşam. Memik'lerden Osman Çavuş'un Kızı. Hüsnü Kur-tuluşun Hanımı. Çimenezmez. Şömendüfer. Köyde gömülü 15/1/1981 Perşembe.
124-Makbule Abla....Ö.14/2/1981
Sandalcı'nın oğlu Mustafa merhumun büyük kızı. Mediha'nın ablası. Bekir Çavuş'un kardeşi kızı. Göztepe'de vefat. 15/2/1981 Osmanağa camiinde namazı.
125-Toruç'un Niyâzî....Ö.26/4/1981 Pazar
Toruçlardan Nuri Dayı merhumun Oğlu. Merhum Ahmet Dayının Torunu. İstanbul'da toprağa ve-rildi.
126-Toruç'un Nuri Dayının Hanımı Hayriye Hanım... Ö.1981 Ağustos başı, Salı. Ramazan Bayramı'nın ikinci günü. Köyde vefat.
131
127-Çerçer'li Habbo....Ö.23/8/1981 Safranbolu'da vefat.
128-Cağfer Dayının Damadı Ali Kayıkçıoğrlu.... Ö.Ekim 1981 başı. Köyde gömülü.
129-Şevket Kayıkçıoğlu....Ö.22/10/1981
Yakacık'ta vefat etti. 23/10/1981 Cuma günü gömül-dü.
130-Hacı Akif....Ö.Mayıs 1982
Makineci'gilden. Bulgur-Oğlu. Hicaz'da vefat.
131-Böreğin Ahmet....Ö.Eylül 1982 Köye gömüldü.
132-Kırçavuş'un oğlu Hasan....Ö.Nisan 1983
Hasan Efendi'gilden. İstanbul'da vefat. Köye nak-ledildi.
133-Aşkömer'gilden, Nazire'nin oğlu, Ömeroğlu Mus-tafa....D.1916 Ö.1983 Nisan sonu.
134-Kemâl Buyurur....Ö.1983 Mayıs başı
Nazire'nin Oğlu. İbrahim Oğlu. 3/Mayıs/1983 P.te-si Edirnekapı'ya gömüldü.
135-Hacı Kâmil Efendi....Ö.1983 Eylül'ün ikinci yarısı. Ahmed Ağa'gilin damadı. Felç. Köyde gömü-lü.
132
136-Mollo'nun Ali....Ö.15/10/1983 Felç.Köyde gömülü.
137-Mehmet Çekiç....Ö.21/Ekim/1983 Cuma
Felç, kalp sektesi. Eskişehir'de saat 15:00 de vefat. 23/Ekim/1983 Pazar günü köyde gömdük.
138-Hacı Hafız Tâbirdin Hanımı Kâniye Hanım.... Ö.25/10/1983 Salı. İstanbul'da Kadırgamda ve-fat. 26/10/1983 Çarşamba gömüldü.
139-Hüseyin Şişman....Ö.24-25/Kasım/1983
Şişman Hüseyin Oğullarından merhum Halil Ça-vuş'un büyük oğlu. İstanbul'da vefat. Köy oku-lu arkadaşım idi.
140-Hamide Akyol....Ö.28/2/1984 Salı
H. Mustafa Akyol'un Hanımı. Eyüb'e gömüldü.
141-Toruç'un İbrahim Dayı....Ö.Mart 1984 başı Köyde gömüldü.
142-Fatma Memik Yenge....D.1908 Ö.29/3/1984 Per. Merhum Salih Memik Dayının ikinci Hanımı. Kanser. Selimiye'de saat 03:00 de vefat. Saf-ranbolu'da 30/3/1984 Cuma günü toprağa veril-di.
133
143-Şefika Toker Bacı....Ö.2/Haziran/1984 C.tesi Şerife'den doğma. Memik'in Oğlu Muharrem Efen-dinin Kızı. Ötekievgilin Şefika. Konarı'lı Şefi-ka. Ali Toker'in Hanımı. Doğumu 1919. Ramazanın ikinci günü iftar vakti saat 20:35 te Samatya-da vefat. Kanserden. 3/6/1984 İkindi Naraazından sonra Kozlu'da toprağa verildi.
144-Osman Erdem....Ö.15/6/1984 Ramazanın 15. günü Emiroğlu'gilin Osman. Doğumu 1910. Ortaköy me-zarlığına gömüldü.
145-Gürzü'n Emine Hanım....Ö.Ekim 1984 Yabancı Hasan'ın Kızı. Köye gömüldü.
146-Ayşe Memik....Ö.7/11/1984 Çarşamba saat 15:00 Muharrem ve Hamide Memik'in Kızı. Yeğenim. Dur-sun'un Hanımı. Ali ve Hakanının annesi. 8/11/1984 Perşembe Fâtih Camiinde ikindi ve Cenaze Na-mazı kılındı. Hasköy mezarlığında gömüldü.
147-Cıfıtlar'ın Kızı Hatice Hanım....Ö.Kasım 1984 Molo'gilin Ali merhumun Hanımı. Köyde vefat.
148-Yüzbaşıgilin Kızı Fatma Hanım....27/11/1984 Sa. Cinli Fatma. Kadıbükü Köyünden merhum Hamdi Ge-diğin Hanımı. 28/11/1984 Çarşamba-Fâtih'de nama-zı kılındı, Merkezefendi'de gömüldü.
134
149-Ayşe Hanım....Ö.12/2/1985 Salı
Dolaşuk. Fındık merhumun gelini. Fındık'ın Hara-di merhumun Hanımı. 13/2/1985 Çarşamba köyde gömüldü.
150-Hacı Hafız Tâhir Topçu...D.l901 Ö.14/4/1985 Pazar
Merhum Hasan Efendi'nin Oğlu. Merhume Kâniye Hanım'ın Kocası. Tuzcugil'in içgüveysi. Kozlu'-da toprağa verilişi: 15/4/1985 P.tesi.
151-Refik Köşeli....Ö.1985 Nisan başları.
Muştular'dan, Deli oğlan Ali Dayı'nın Torunu. Merhum Mehmed/Adalının ve Akyazraalı'nın Oğlu. Safranbolu'da vefat.
152-Çekiçgil'in merhum ve meşhur çobanı Muşta-fa'nın küçük kardeşi Akif....Ö.15-20/4/1985
153-Garibâ'nın Şâdiye Abla....D.tahminen 1910 Ö.2/5/1985 Perşembe
Hasan ve Nebiyye Kızı. Namazı 3/5/1985 Cuma gü-nü Ortaköy Camiinde kılındı. Edirnekapı'da toprağa verildi.
154-Zoronun Cemil....Ö.6/5/1985 P.tesi
Hüsnügil'in Cemil. Ahmet, Mehmet ve Halil İbra-
135
him merhumların en küçüğü. 7/5/1985 Salı günü Üs-küdar Doğancılar Camisinde, ikindi namazından sonra kaldırıldı. Çamlıcı-Ümraniye arasında gö-müldü.
155-Feride Şişman Teyze....Gömülüşü 1/8/1985 Perş. Halil Çavuş'un Hanımı. Hüseyin, Hilmi ve Dr.Mu-harrem'in Annesi. Bekir Çavuşsun ve Saraycıklı teyze Davudobalı Büyük Ana/ Fatma Hanımın kar-deşi Hanife Hanım Kizı. Zonguldak'ta vefat. Köye gömüldü.
156-Kabakız'ın Osman....Gömülüşü 25/8/1985 Pazar Çoban Mustafa'nın Oğlu. Kurban Bayramı arifesin-de köyde gömülmüş. Genç idi.
157-Hasan Tahsin....Ö.Ekim 1985
Hafız Osmancın Torunu. Gofur Hasan. Köyde toprağa verildi.
158-Mehmet Nazif Şişman....D.1908 Ö.26/10/1985 Yörük'gilin Mehmed. 27/Ekim/1985 Pazar günü Top-kapı'da gömüldü.
159-Şahâbettin Ateş....Ö.I4/1/1986 Fazlı Oğlu.
160-Fatma Kurtuluş....Ö.Ocak 1986
Merhum Hüseyin Kurtuluş Eşi. Çekiç Mehmet Efen.kız:
136
161-Mehmet Kiraz....Ö.27/1/1986
Böreğin Memed. Sultan Ahmet Camiinde namazı ki-lındı, İstanbul'da toprağa verildi. 28/1/1986 Şalı.
162-Ali Toker....D.1915 Ö.27/3/1986 Perşembe Konarı'lı. Manavoğlu. Şefika merhumenin Kocası. Kocamustafapaşa'lı. 28/3/1986 Cuma günü gömüldü.
163-Muhsin Çekiç....D.1922 Ö.1986/Mayıs/2 Cuma Ankara'da vefat. Eskişehir İcra Hakimi idi. 3/5/1986 Cumartesi köyde gömüldü.
164-Akyazmalı Hatice Teyze....D.tahmini 1900 Ö.3/Ekim/1986 Cuma
Çobanoğlu'gilden. Hasan Kızı. Kezban Gelinden doğma. Gödeş Teyze'nin Torunu.
165-Hamide Kiraz....D.1904 Ö.16-17/Aralık/1986 Güdüğün Kızı.
166-Hasan Kocaer....D.l919 Ö.22/3/1987
İstanbul'da 23/Mart/1987 Salı günü toprağa ve-rildi.
167-Osman Memikoğlu....D.1908 Ö.30/Nisan/1987 1/5/1987 de Ankara'da toprağa verildi.
168-Akçabal'ın Mustafa Doğancı....Ö.3/5/1987 4/Mayıs/987 Pazartesi günü İstanbul'da gömül-dü.
137
169-Köleoğlu Osman Kepez....Ö.1/7/1987 İstanbul Üsküdür.
170-Cemile Ateş....D.1894 Ö.4/7/1987
Merhum Cevdet'in Hanımı. Muzaffer ve Fahreddin-in annesi. İstanbul'da vefat.
171-Münevver Baykal Teyze....D.1902 Ö.7/9/1987 Salı Hafız Ali Rıza Baykal Enişte'nin Hanımı. İstan-bul'da vefat. 8/9/1987 Merkezefendi'de gömüldü.
172-Ekmekçinin damadı İbrahim....1987 Eylül sonu Ümraniye'de vefat.
173-Merhûm Ekmekçi Ali Efendinin Kızı Rukiye.... Ö.Şubat 1988 başı. Bakkal Kemal'in hanımı.
Babam NAİL MEMİK'in vefatı. 16.Şubat.1989 Perşembe.Sabah 03:55 te. Cevizli Dragos hastanesinde.Aynı gün Doğancılar camiinde kılınan ikindi namazından sonra resmi törenle köye-Akve-ren'e aziz naaşı nakledildi. 17.Şubat.1989 Cuma günü, Cuma Namazına müteakip köy aile kabristanımızda defin.
138
...Mustafa Akyol'un vefatı. 1989.(Hocanın Mustafa
...Muharrem Memik'in vefatı. 8.Ocak.1990 sabah saat 03 te,Çemberlitaş'taki evinde. Doğumu 1338 (1922)-1990 Ölümü
Nuruosmaniye camiinde ikindi namazından sonra ertesi sabah Akveren'e götürüldü. 9.Ocak.1990 Öğle namazına müteakip aile kabristanımıza gömüldü.
...Kayadibinden Şerafettin Oral'ın hanımı. Şükri-ye Oral (Şükriye Gade) ın vefatı. 7.Ekim.1990 Pazar akşamı saat 20 de Safranbolu'da Muhar-rem Tiryaki'nin evinde. 8.Ekim.1990 p.tesi günü köyde gömüldü.
...Fatma Coşkunsu.Kadıköy'lü Mehmet Dayımızın hanımı.30.Aralık.1990. Karacaahmette ikindi namazından sonra gömüldü.
...Hayrettin Ezber. 22.Qcak.1991 salı, beyin ame-liyatından sonra, Çapa Hastanesinde,saat 15 de. 23.Ocak.1991 Çarşamba günü ikindiden sonra Merkezefendi'de gömüldü.
139
...Dr.Fatma Şakir Memik. 9.Şubat.1991 Cumartesi Kumkapı'daki evinde, saat 21 de. 11.Şubat.1991 Pazartesi günü (Miraç Kandili günü) öğle na-mazından sonra Edirnekapı Şehitliğinde aile kabristanlarında gömüldü.
...Kayadibinden Şerafettin oral'ın Safranbolu' da, Muharrem Tiryaki'nin evinde vefatı. 26.Ekim.1991 günü 02 de. Parkinson hastalığın-dan. Aynı gün ikindi namazından sonra Akveren de gömüldü.
...Mehmet Nuri Memik (Hacıbaba) 11.Aralık.1991 Çarşamba gecesi köyde rahatsızlandı. Saat 23:15 te Safranbolu'da hastanede kalp ve ak-ciğer yetmezliğinden vefatetti. Doğumu 1908 Cenazesi ertesi günü İstanbul'a getirildi. 13.Aralık.1991 günü Cuma namazından sonra (Bakırköy Çarşı camii) Merkezefendi aile kabristanında gömüldü.
...İsmail Ezber. 5.Haziran 1992 Cuma sabahı saat 9:30 da,parkinson hastalığından Samatya'daki evinde vefat etti. 6.Haziran.C.tesi günü 1992 Öğle namazından sonra Merkezefendi aile kab-ristanımıza gömüldü.
BABAM
MUSTAFA MEMÎK'İN VEFATINA TARiH
M Mert kişiydi, baktı kim Dah-ı fenadan yok vefâ E Ehl-i imâna Bekaa Mülki verir elbet sefâ, M Merhamet kıldı Ecel, çektirmedi fazla cefâ, İ İstedi İhlâsla, Haktan, yâ memat, yâhud şifâ.. K Kıldı rıhlet Fatihayla Hakkı andı son defa.
Çıktı üçler, dediler fevtine Nâil, Târîh: (Mustafâ gel : Aguşun açdı Muharamed Mustafâ)
(1975-3) (1972)
-HÜSEYİN MEMİK AMCA'NIN VEFATINA-TARİH
Tanrıdan Rahmet diler, sizden de İhlâs,fatiha; Yaşayış, sanki hayâl bir dem idi, gitti.. Bir garip hâle düşüp söyledi Nail Târîh:
(Garibâ bir çelebi âdem idi, gitti...
(1978)
-Safranbolu'nun Akören Köyü-
Halkından
KOCA ŞÜKRÜ'NÜN VEFATINA TARİH
Tekbîr ile söylendi Memik, Köyde bu Târîh: (Şükr eyliyerek Mevlâya gitti KOCA ŞÜKRÜ)
(1977+1) (1978)
ALÎ MEMİK AĞABEY'İN VEFATINA TARİH
Hem düâ etti kalanlar. hem de: "Aramızdan neye gitti" dediler.
Çıktı üçler, yazarak Târihini: «(Hazret-i Alîye gitdi)dediler.»
(1977-3) (1974)
144
-KİTABE-İ S E N G - İ MEZAR
-Bacanağım Zekâi Çalhan'ın-azîz ruhuna
Ne dal yeşil, ne gök mâi Ne beste var, ne semai Ziyaretçi ola dâi Girer Cennete Zekâi...
Nail Memik
13.Haziran.1962
145
-K İ T A B E--İ S E N G - İ MEZAR
-Ahmed Atay Amucanın-azîz ruhuna
Artık bırakır maddeyi zahmet, burada, Tevhid ile kaynaşmada Rahmet, burada... Allaaha okurken yine Kur'ân-ı Kerîm; Yatmış dönerek Kıbleye Ahmet, burada...
Nail Memik
îstanbul-îhsâniye 30.Aralık.1973
KARACALI'DAKl AĞAÇ
Etkiden çevrede bağlar varmış, Şimdi ardıçlı kıraçlar sarmış. Sonbahar günleri, yağmurlarda, Gören olmuş; bu ağaç ağlarmış.
• •
Yaşlı dallarda tefekkür dumanı..
Hayli yıldan beri yoktur soranı.
Uğramaz semtine kurtlar kuşlar;
Gamla seyreyler uçaktan çobanı. • •
Anlatır geçmiş'i hâlâ duruca: Merhum Osman Baba,Şakir Amuca, Çoponoo'dan,Ebehu'dan örnek
tir beyaz köşk yapıvarnlati uca.
• •
Karaboncuk dedemiz, hatıraya Saygı duymuş. yapı tutmuş buraya. Söz açıldıkça sakızlaamizdan Ben değişmem onu dermiş,"saraya". Çok güzelmiş Memik A'nın gelini, Hendek açmakla karartmış elini.. Meşelerden ibibikler öterek Bayram etmiş o yılın bağbeli'ni..
• •
Anamın burda da geçmiş emegi. Bir salıncakta uyutmuş bebeği.. Toplanıp aile şen günlarde
Koyu gölgende yemiş kır yemeği.
• •
Ne davul sesleri var Çerçen'de, Ne dedem yaslanıyor gölende.. Bir karanlık oyuk açmış seneler Böyle dört sarı gören gövdende.
• •
Eski bir bağbozumu'dan yok eser.. Şimdi rüzagâr bile hüsranlı eser. Toprak olmuş sanılan cedlerimiz Belki cennetteki bağlarda gezer..
Nail Memik
153
-ÇATAL SAKIZLAA-
Çay'dan Köy'e dönerken, yokusun ilk durağı. Ardında, Deloğlan'ın, Ömer Çavuş'un bağı, Cindoruğuna yakın birkaç örümcek ağı....
Sana kişilik verdi bir çatal dal, Sakızlaa; O yıllardan bu yana, adın:(Çatalsakızlaa)
•• •
Karşı dağlarda Çerçen, ötede Kadıbükü, Özgür özgür seyrettin üstünde mâvi gökü.. Genellikle bu yolda merkepler çekti yükü;
Ayaklarında, şık şık ederdi nal, Sakızlaa... Artık, hatıraların kaldı Çatalsakızlaa.
•• •
Kadınlar, dönerlerdi Köye akşam yelinde. Üstte uzun bir entari ve de Belbağ belinde. Omuzda, kazma, kürek, bel vardı (Bağbelinde)...
Geçerlerse bir daha, gölgeler sal, Sakızlaa; Yalnızlığına üzülme, küsme Çatalsakızlaa.
154
Başta, Üskülük, yazma, ya da devrin Ak Poğ'u; Konuşulan şeylerin dedi-koduydu çoğu.. Böylece çıkılırdı dik (Abdulla Doruğu),
Dâmâd ve Gelinler de, örterdi (Şal) Sakızlaa.. Hâtıralarda kaldı her şey Çatalsakızlaa.
• ••
Erkeklerin başında, Kalpak, Fes, Şapka, Külah, Belde Tosya Kuşağı, Kama, Bıçak ve Silâh.... Çedik, Tahta Yemeni, Mes-Kundura...Fakat âh...
Kimi yoksuldu, kimi yığardı Hal, Sakızlaa: Sen hepsini saygıyla yâdet Çatalsakızlaa...
• ••
Atla geçen olurdu, merkeple, ya da yaya,
Kağnılar, tırmanırken seslenirdi doğaya.
Kaç yıl baktın, (Yayla) nın üstünden doğan Aya.
Bıkma bu güzellikten, ilhamlar al, Sakızlaa: Bulunur konuşturan seni, Çatalsakızlaa.
•••
Pek çoğunun çok dardı evinin idaresi. Bir kısmının harplerde kayboldu Ciğer-Pâresi. Güneşte parladıkça (Davdoba) minaresi
Sen,düşünür kurardın nice hayâl, Sakızlaa... O zamanlar yeşildin, gürdün Çatalsakızlaa...
155
"Deh-dediler dürttüler koza yüklü eşeğe, Sığırların peşinde, çıkarlardı "Keşiğe".. Selâm yolladın eski dostun (Yarımeşe) ye.
Bu yokuşta kalmazken dizde mecal, Sakızlaa, Gölgende dinlendirdin halkı Çatalsakızlaa...
• ••
Gördün, Araç Çayında oğultulu taşkınlar, (Koççavuş) un bağında patlak veren baskınlar, Önünden geçti nice akıllılar, şaşkınlar...
Kimi acı söylerdi, kimi de bal, Sakızlaa,
Sen hiç ayrım yapmadın, sevdin Çatalsakızlaa.
• ••
Yağmur yağmaz aylarca, toprak çatlak ve katı. Bakarsın, bulutlanır, sonra açardı batı... Toprağı oynattıkça (Garbâ) nın (Koca At) ı:
Saygı olsun diyerek eğdin bir dal, Sakızlaa, Kurtla kuşla selâmlaş şimdi, Çatalsakızlaa...
156
Aşağlarda bir taşta, vardı sanki nal izi, (Düldül) ündür diyerek kandırırlardı bizi. Görmek için, bu yoldan sapardık dizi dizi..
Unutulsa da o taş, hâlâ kudsal, Sakızlaa:
Her akşam, bizden selâm söyle Çatalsakızlaa..
•••
Bağlar yok, bülbül ötmez, kırda yok ibib-Guguk, Gümbürdemez davullar, geçmez artık "Okunuk".. Bir Kış günü rüzgârlar eserken boğuk boğuk:
Yapraksız dallarınla ıslıklar çal, Sakızlaa, Hep eski hâlinle kal,n'olur Çatalsakızlaa...
• ••
Geçitresmi yaptılar nice eski kuşaklar. Büyüdü çocuklar ve başta çoğaldı aklar.. Senin gür dalların da bir gün kuruyacaklar:
Buna yürek burkulur, fakat doğal, Sakızlaa; Yeniden sök o zaman, fışkır çatalsakızlaa...
Nail Memik İhsaniye-Üsküdar Aralık/1977
157
KÖYDEN İLHAMLAR
Bir Sonbahar gününde, hayâlen de olsa gez! Yorgun başın misâli dumanlandı bak, Kepez. İçmezbaşı'nda toprağı bir gölge sarmada, Gün devrilip uzaktaki vadiye varmada... Kartal kanatlı çam, yine bir sırrı var gibi, Meçhul mezar başında durur Türbedar gibi. Yaprakların çiçek gibi bin türlü rengi var. Bir başka İlkbahar oluyor köyde Sonbahar...
Farzet ki, bir ikindi Kasımlar basındasın. Hülyaların peşinde, Değirmentaşı'ndasın; Şen günlerin dalıp mütebessim hayâline. Susmuş bir eski çeşme durur kendi hâline. Zevk ehli bir Hayırsever'in yadıgârı bu... Dünyâyı terkedenlerin elbet de kârı bu... Çökmüş-fakat-nesillerin ihmâli her yere; Kavruk Ceviz ağaçları yaprak döker yere. Vahşî güzelliğiyle, duyan gönlü râm eder. Hep aynı manzarayla bu yollar devam eder...
158
Dik yar dibinden Eymür'e yollan ağır ağır, Vaktiyle burda meskûn olan kavmi sor, çağır:
Dağlarda dalga dalga sönüp akseder sesin, Şahane bir kederli sükûtun içindesin... Heyhât...Bu taş yığınları bir beldeden nişan, İnlerde, şimdi yırtıcı kuşlar tutar mekân. Bir eski çağ, lisâna gelir burda, ağlaşır; Târih, zaman elinde ezildikçe dağlaşır.
Nail Memik Mart-Nisan 1952 Daday
159
KÖYDEN İLHAMLAR -II-
Vaktiyle dopdoluydu köyün câmi Safları, Gittikçe tenhalaştı Safın ön tarafları... Nûr yüzlü ihtiyarları bak şimdi nerdeler: Bir gamlı gölgelikte, sükûnetli yerdeler...
Nail Memik Eylül 1975 Salacak-İst.
NAİL MEMİK
Celâlettin SET
1953-1956 yıllarında ilçemizde kaymakamlık
yapan merhum Nail Memik, Başkomutanlık Meydan
Savaşının kazanıldığı gün tam altı yaşında idi. Yani 30.Ağustos.1916 da Safranbolu'nun AKÖREN köyünde doğmuştu. Babası Mustafa, Annesi Ayşe Me-mik'ti.
İlköğrenimini köyünde, ortaöğrenimini İstan-bul'da yapmış ve 1939-1940 öğretim yılında Si-yasal Bilgiler Fakültesini tamamlamıştır.
İlk devlet memuriyeti görevine Gölbaşı Bucak Müdürlüğü ile başlamış, sırasıyla Bursa Maiyyet Memurluğu, Dursunbey, Edincik, Eceabat, İdil, Nusay-bin, Daday, Eşme, Ereğli (Konya) Kaymakamlıkları;
Mardin, Urfa, Çanakkale, Edirne Vali yardımcı-lıkları yaparak;1966 da Kırklareli/1968 de Bit-lis Valiliklerinde bulunarak Merkez Valiliğine alınmış ve 1981 yılında yaş haddinden emekliye ayrılmıştır.
1940-1942 yıllarında yedek teğmen olarak as-kerlik yapmış, Sivil Savunma ve Milli Güvenlik Akademisinden sertifika almış olup; Mülkiyeliler Birliği ile Türk İdareciler Demeği üyeliğinde bulunmuştur.
Yöneticiliği yanında yazarlık, şairlik ve a-raştırmacılıklarda da bulunarak değerli eserler vermiştir.
Ereğli (Konya), Çanakkale, Edirne, Urfa mahalli gazetelerinde yayınlanmış makale, hikaye, hâtıra ve şiirleri vardır, Ayrıca Bayrak ve Türk Edebi-yatı dergilerinde şiirleri; İsmail Baha Sürelsan tarafından bestelenmiş rubaileri de bulunmakta-dır. Bunların dışında EBCED hesabıyla düşürülmüş târihleri içeren otuzüç cilt basıma hazır araş-tırmaları vardır.
1961 yılında Neslimizin Masalı (Şiirler),1987 de Köyümden Portreler (Hikâye,anı) yayınlanmış olup; Oğlu Pertev Memik tarafından bunlarda yer almayan diğer şiir, hikâye ve anıları da kitaplar halinde Neslimizin Masalı 11-111 ve Çınar Gölge-si isimlerle; Nail Memik'in anısına dostlarının, okuyucuların yararına sunmuş bulunmaktadır.
Nail Memik 26.Eylül.1946 da Sayın Şâhende ile evlenerek: Ece, Pertev ve Avni adında biri kız iki oğlu olmuştur. Ece Özçetin öğretmen,o-ğulları da ticaretle uğraşmaktadırlar.
16.Şubat.1989 da istanbul'da hayata gözleri-ni kapayan Nail Memik, istanbul'da yapılan res-mi töreni müteakip; Türk Bayrağına sarılı tâbu-tu doğduğu yer olan AKÖREN (Akveren) köyüne gö-türülmüş ve 17.Şubat.1989 Cuma günü sonsuz uy-kusuna terkedilmiştir. Son söz Merhumun:
"Heyhat! ne Fuzûlî ne de Baki kaldı, Mecliste ne câm ehli ne sâki kaldı.. Terk eyledi dünyâmızı rindler, itkin; Gök kubbede hoş sesleri bâki kaldı."
SAYIN
şahende memik
insaniye iskele. Sokak No: 39/4
Üsküdar/İSTANBUL .
28.6.1989 tarihinde Emekli öğretmen Celalettin SET tarafından Başkanlığımıza bir dilekçe ile müracaat ederek merhum Kaymakamımız Kail MEMİK'in bir caddeye adının verilmesi istenmiştir.
1953-1956 yılları arasında ilçemizde başarılı ve unutulmaz hizmetler veren eşiniz'in bütün yaşamı ve -Devlet hizmeti süresince faziletli, şahsiyetli ve Cumhuriyetçi-Atatürk'çü çalışmaları görev yaptığı yerlerde; elbette şükranla anılacak değerdedir.
7-Ekim.1989 tarihinde, toplanan Belediye Meclisimizde de gündeme alınan Celalettin Set'in dilekçesi üzerinde başkanlığımızca gerekli açıklamalar yapılmış ve merhum -Kaymakamımızın adı, postane önü, öğretmen -Abdurrahim İlk Okulu batısı, yeni yapılan Hükümet Konağının- doğusundan geçerek İNÖNÜ) Bulvarına (İstasyon Cad.) birleşen caddeye adının verilmesi teklifi oybirliği ile kabul edilmiştir.
Ayrıca; Belediye meclisimizce alınan bu kararın Başkanlığımızca size bir mektupla duyurulacağı üyelerimize duyurulmuştur.
Merhum Nail MEMİK'in hikmetlerini bir kez daha şükranla anarken, kendisine Tanrıdan rahmetler diler, tüm Ereğli'liler ve Meclis adına saygılar sunarım.
TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜNE
EREĞLÎ
Belediye Meclisimizin 7.Ekim.1989 tarihli Olağan toplantısında; Kaymakam Kail MEMİK adının Postaneden başlayıp, Abdurrahim ilkokulu önünden geçe ve Hükümet Konağı arkasından İnönü Bulvarına (İstasyo Cad.) erişen yere verilmesi oybirliği ile kabul edil-miştir.
Bilgilerinizi rica ederim. |
Muhterem Babacığım;
Sizin yorgun gözlerinizin, sağlığınızda, bitirip te yayınlamaya izin vermediği bu son eserinizi de değerli okurlarınıza sun-dum.
Onurlu, haysiyetli ve dürüst kişiliğinizle, yaşamınızda hiç eğilip bükülmediniz. Şeref-liydiniz ve yüreğiniz tertemizdi. Gidişinizle eksilttiğiniz dünyamızda her oğul gibi ben de siz babam "Nail Memik" le gurur duydum.
Berrak ifadenizle, akıcı üslûbunuzla, yıllar süren araştırmalarınızla, bilgi hazineniz-den kaleme aldığınız bu eser, değerli ak-rabalarımıza, hısımlarımıza, köylülerimize, bizlere ve nesillere ışık tutacaktır. Ruhunuz şad olsun.
Çok sevdiğiniz köyünüzde, ebedi uykunuzda rahat uyuyun.
Pertev Memik Ekim.1992 İstanbul
Bir "NAİL MEMİK" vardı
30.Ağustos.1916 16.Şubat.1989